Yüzünüz hep güleç, müziğiniz bol olsun Sayın Başkanım!
“Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı.” (Elie Wiesel)
Siyasetçilerden neden korkulur ki?
Vatandaş, Bakan olsun, Milletvekili olsun, Belediye Başkanı olsun siyasetçilerin (iktidar ve muhalefet dâhil) kusurlu söz ve icraatlarını açıktan eleştirmeye cesaret edemezler, acaba neden?
Siyasetçiler, vatandaşın eleştirilerine mi açık değiller, haklı eleştirilerden rahatsız mı oluyorlar, yoksa vatandaş mı cesaretli değil?
Ya da makam ve sıfat sahibi etkili ve de yetkili eleştirilen siyasetçiler, eleştirenlere had (müeyyide) mi uyguluyorlar da vatandaş sessiz kalıyor?
***
Yıllar önce, bölge milletvekilleriyle bir teşkilat başkanı arasındaki ihtilafı değerlendiren, milletvekillerinin tutumunun yanlışlığına dikkat çeken bir yazı kaleme almıştım. Teşkilat yönetim kurulu toplantısında bir yönetim üyesinin “Başkanım, Ahmed Beyin şu yazısını paylaştım” dediğinde azarlandığını bilahare başkalarından duymuştum. Eminim ki o yazı, teşkilat başkanının da paylaşmayı arzu ettiği bir yazı olmalıydı. Lakin o toplantıda milletvekillerine yakın kişiler de olmalıydı ki teşkilat başkanı yönetim kurulu üyesini (sözde) fırçalıyordu.
***
“Sokak müzisyenlerine “Sokak Sahnesi”…” yazım, “Timur’un Filleri” hikâyesini hatırlattı:
Timur, Akşehir'e bir erkek fil getirmiş. Başıboş gezen fil, bağlara bahçelere büyük zarar veriyormuş.
Filden bıkan Akşehirliler, nihayet Hoca'ya gitmişler:
- Hoca, bu Timur senin sözünü dinler. Şu filin bi çaresine baksan, demişler. Hoca kabul etmiş. Yarın hep birlikte gidip derdimizi anlatalım, demiş.
Ertesi gün Hoca önde ahâli arkada Timur'un yanına gitmek üzere yola çıkmışlar. Ama her yol ayrımında birkaç kişi gruptan ayrılıyormuş. Hoca Timur'un karşısına geldiğinde bakmış ki arkasında hiç kimse yok. Bunun üzerine Hoca Akşehirlilere bir ders vermek ister. Timur'a:
- Efendim. Biz Akşehirliler olarak getirmiş olduğunuz fili çok sevdik. Ama hayvancağız yalnızlıktan olsa gerek, çok huzursuz. Ahâli bu filin dişisini de getirmenizi istiyor, der.
Timur, bu sözlerden hoşlanır. Akşehirlilerin isteğini yerine getireceğini söyler.
Timur'un yanından ayrılan Hoca, kendisini beklemekte olan halkın yanına varınca halk merakla sorar. Hoca gülerek cevap verir:
- Müjdeler olsun. Belanın dişisi de geliyor.
***
Sayın Başkanım Kerim Aksu!..
Gazi Caddesinde “sokak müzisyenleri” için açtığınız “Sokak Sahnesi” hizmetinizden dolayı sizleri tebrik ediyorum.
Sayın Başkanım!..
Giresun halkı müzik severdir…
Açılan “Sokak sahnesi” platformuna ilaveten trafiğe kapalı gerek Gazi Caddesi, gerek Alpaslan Caddesi üzerinde her 100 metrede ayrı bir sahne ilave edilmesi, hem cadde üzerindeki esnafları hem de halkımızı ziyadesiyle memnun edecektir!
Bu ilave sahneler için Giresun Üniversitesindeki müzisyenler belki yeterli olmayabilir. Ordu, Trabzon gibi komşu şehirlerden, yetmez ise sair sokak müzisyenlerinden transfer yapılabilir.
Eminim ki böyle bir hizmet hem sizler için önümüzdeki seçimlerde büyük bir açılım olacak hem de güzel Giresun’umuzun Türkiye genelinde tanıtılmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Yüzünüz hep güleç, müziğiniz bol olsun Sayın Başkanım!
***
“Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın.” (Hz. Mevlana)
Vesselam…
14 Mart 2018 / 26 Cemaziyelahir 1439
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)