Haramın işlenmesine rıza göstermek de haramdır!..
“Sık sık verilen aynı öğütten sıkılma… Çünkü bir çiviyi çakabilmek için defalarca vurmak gerekir.” (Hz. Mevlana)
Bizim bahis mevzuu ettiğimiz mesele; Ramazan ayında lokantaların açık olup olmaması değil, Ramazan’da oruç tutanlara oruç tutmayanların saygı gösterip göstermeme meselesidir…
Mesele; oruç tutmayanların oruçluların yanında aleni yiyip içmelerinin oruçluya sayısızlık sayılıp sayılmayacağı meselesidir.
İslam’ın yasaklamadığı, dinen sakıncalı bulmadığı bir meseleyi yasakmış, dinen sakıncalıymış gibi göstermeye kimsenin hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur.
Ramazan günlerinde oruç tutamayan (hasta, yolcu vb oruç tutmama ruhsatına sahip) kişilerin oruçlarını daha sonraki günlerde tutabilecekleri ayet ve hadislerle izah edilmiş sabit ve açık bir hükümdür. (Bakara, 185, İbni Mâce, Siyâm 11-13)
Mazereti sebebiyle oruç tutamayanların yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için Ramazan ayında lokanta vb yerlerin açık olması; bir ihtiyaçtır ve zarurettir.
Bu meselenin ne derece ihtiyaç ve zaruret olduğunu oruç tutmama mazeretine sahip hasta ve yolcular kadar kimse pek anlayamaz… Özellikle oruç tutamayan hastalar, yaşlılar, seferi konumda hasta refakatçileri bu ihtiyacı en iyi bilenlerdir.
Hatta özellikle hastane çevresinde lokanta vb yemek yerlerinin açılması (yemek yiyenlerin ve yemek ocağının perdelenmesi şartıyla) teşvik edilmeli, özel sektör yapmaz ise belediyeler ve sair kurumlar Ramazan ayında bu hizmeti sunmalı.
***
Bu mevzuda Din İşleri Yüksek Kurulu: “Mazereti sebebiyle oruç tutamayanların yeme-içme ihtiyaçlarının karşılanması için lokanta vb yerlerin açık olmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır… Fakat hem tutanlara saygı için hem de yeni yetişmekte olan çocuk ve gençlerin, Ramazan gününde oruç tutulmayıp aleni yemek yenilmesinin olağan bir şey olduğu gibi bir izlemine kapılmamaları için mazeretli de olsa, yiyip içenlerin bunu açıktan yapmamaları uygun olur. Lokanta sahipleri de gerekli tedbirleri alarak böyle algılamalara fırsat vermemeye özen göstermelidirler” derken…
Halil Gönenç hoca:“Bir kimse yolculuk veya kadın aybaşı gibi bir halde olursa halkın gözü önünde yemek yememesi icab eder. Ramazan-ı Şerifte lokanta açıldığı takdirde yolcu, aybaşı ve lohusa halinde olan kimseler yiyebilecekleri gibi mazereti olmayan kimseler de yiyebilirler ve bu sebeple mazereti olmayan kimselere yemek yerdirmek suretiyle lokanta sahibi ile orada çalışan işçiler günaha girmiş olurlar” diyor. (Günümüz Meselelerine Fetvalar)
Nurettin Yıldız Hoca da diyor ki: “Ramazan gününde oruç yiyen birinin oruç yemesine yardımcı olan lokantacı veya büfecinin ya da benzeri bir işletmecinin, yardımcısı durumunda olduğu yenmiş oruçların tamamında vebali olacaktır. Bunun tevil edilebilir tarafı yoktur. Müslüman kendisi oruçlu iken, başkalarının orucunun yenmesine yardımcı olamaz. Kendisi alkol kullanmayan bir Müslüman’ın başkalarının alkolünü satmasına benzer bir durumdur bu. Nasıl bir iftar vermekle oruçlunun sevabını umuyorsak, aynı şekilde yenen orucun vebalini de üstlenmiş oluyoruz… Müslüman bir insan, Ramazan ayı gündüzünde dükkânını açmamalıdır. Mü’min bir insana servis yapıyorsa, bunun da o orucun yenmesinin vebaline ortak olmak olduğunu bilmesi gerekmektedir… Ramazan ayında açık bir lokantanın anlamı, Allah’a isyana razı olmaktır. Harama destek olan da haram işlemiştir. Haramın işlenmesine rıza göstermek de haramdır.”
***
Fetva makamına arzuhalimizdir!..
Din İşleri Yüksek Kurulu, “mazereti sebebiyle oruç tutamayanların yeme-içme ihtiyaçlarının karşılanması için lokanta vb yerlerin açık olmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır”, derken; bu fetvasında aleni yemek yiyenlerin, lokantasında perdeleme yapmayanların dini sorumluluklarından bahsetmiyor!.. Dahası “mazeretli de olsa, yiyip içenlerin bunu açıktan yapmamaları uygun olur” deniliyor; peki, açıktan yaparlarsa ne olur?..
Yine “Lokanta sahipleri de gerekli tedbirleri alarak böyle algılamalara fırsat vermemeye özen göstermelidirler” deniliyor; peki, özen göstermezlerse ne olur?
Aleni yiyip içenlerin, lokantalarında gerekli tedbirleri almayanların dinen bir hükmü yok mudur? Var da, bu hükmün söylenmemesinin hükmü ne olur?
Hadi diyelim ki lokantalar mazeretliler için bir ihtiyaç, peki yeme servisi yapan pastanelerin, çayhanelerin açık bulunma hükmü nedir?.. Bu işyerlerinin Ramazan ayında gündüzleri açık bulunması dinen caiz midir?
İşletme sahipleri ve burada çalışan personelin oruçlu olmayanlara hizmet etmesinin, aleni yiyip içenlerin dinen bir sorumluluğu var mıdır?
Ramazan ayında gündüzleri lokanta, pastane, çayhane vb yerlerin hiçbir tedbir almadan (perdeleme yapmadan) aleni yeme-içme servisi yapmaları oruçluya saygısızlık sayılmaz mı?
Bir oruçlunun, bu saygısızlığı hukuki ölçüler içinde protesto etmemesi onu dinen sorumluluk altında bırakır mı?
***
Ramazanda kapalı işyerlerine “Ramazan Teşviki!”…
Ramazan ayında gündüzleri lokanta, pastane, çayhane vb yeme-içme işyerlerini (gerek inançları gereği manevî düşünceyle, gerekse oruçlulara saygılarından dolayı insanî erdemlilikle) kapatan işletme sahiplerine kira ve personel giderlerine katkı maksadıyla (talep etmeleri halinde!) devletin “Ramazan Teşviki” adı altında yardımda bulunması; hem Ramazan ayının manasına uygun güzel bir yardım, hem de oruç tutanlara saygıyı teşvike vesile olacak takdir ve tebrike şayan bir devlet babalık olacaktır!..
“Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana iltica ediyoruz.” (Müslim, Zikir, 73)
Vesselam…
17.05.2018 / 02 Ramazan 1439
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)