Madem ölü doğdular, ölüden hiç korkulur mu?!..

“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân 7)

***

Ölülerden Neden Korkulur Ki?!..

 

Partinin gayriresmî gazete sözcüsü olduğu iddia edilen bir gazetecinin yazdığına göre; sözde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kurduğu partiler (GELECEK Partisi ve DEVA) hakkında isim vermeden parti teşkilatlarına mesaj göndermiş!.. Sözde diyesiymiş ki; “Ölü doğdular. Onlarla meşgul olmayın. Onları Ademe (yokluğa) mahkûm edin. Zaten CHP’ye yakın olmak onlar açısından en büyük ayıptır.”

 

Aynı kaynağa göre; milletvekili transferini engellemeye yönelik yasa değişikliği için de denilmiş ki: “Bu yasa değişikliği asla bu transferlerle ilgili değil, siyasi ahlakla ilgiliyiz.”

 

 

***

Yeni kurulan bu partiler madem ölü doğdu, ölüden hiç korkulur mu?..

 

Demokraside madem milletin kararı ve de millete saygı esastır… Bu millet ölülere itibar eder mi ki, bu ölüler(!) hakkında teşkilatlara mesaj gönderme ihtiyacı hissedilmiş olsun!

 

***

Bu haberin doğruluk payı varsa, o zaman merak edilir: Yoksa bundan böyle “ülkede parti kurulacaksa onu da biz kurarız” mı denilmek isteniliyor?!

***

Bu haber, ister istemez; 1929-1946 arasında, 17 sene, Ankara’da valilik ve Belediye Başkanlığı yapmış Nevzat Tandoğan’ın Osman Yüksel Serdengeçti’ye hitaben söylediği sözlerini hatırlatıyor:

"Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var?.. Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek; ikincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek.”

***

Ecdadımız ne güzel söylemiş: “Sırça (camlı) köşkte oturan, komşusunun penceresine taş atmamalı!”

***

Kim ne derse desin; bu saatten sonra siyasî arena kızışacak demektir!..

Partiler arasındaki karşılıklı taşlamalar inşallah birlik ve beraberliğimize, istikrar ve huzurumuza zarar vermez!..

***

"Hiç kimse, bir başkasına fâsık veya kâfir demesin. Şayet itham altında bırakılan kişide bu sıfatlar yoksa, o söz onu söyleyene döner." (Buhârî, Edeb 44)

***

“Şiddetli bir şekilde yaklaşan fitne sebebiyle vay insanların hâline. İnsanlar mü’min olarak sabahlar da akşam kâfir oluverirler. İnsanlar dinlerini küçük dünya menfaati karşılığı değiştiriverirler. İşte öyle zamanda dinlerinde sâbit kalabilenler ellerinde kor ateşi tutanlar gibidirler.” (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 390; Müslim, İman 186; Tirmizi, Fiten 30,)

***

Vesselam…
04 Haziran 2020 Perşembe / 12 Şevval 1441