“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan (hâkimler, insan) lar, adaletle şahitlik eden (kimse) ler olun. Bir kavme olan kininiz (öfkeniz) sizi adaletsizliğe (adalet yapmamanıza) sevk etmesin. Adil olun; bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır…”(el-Maide, 8 )
Öcalan Da Tahliye Edilir Mi?
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasıyla alakalı verdiği “Hak İhlali Kararı” iktidar ve muhalefet cephesinde müştereken alkışlanıyor!..Peki, İmralı sakini Öcalan da bireysel başvuru hakkını kullanır da.. AYM de yargılamada Hak İhlali yapıldığına karar verirse.. ne olacak?!..Geçmişte Müslümanları affediyoruz derken komünistlerinde affına vesile olunmuştu! (TCK. 163’ün af kapsamına alınmasından sonra 141 ve 142. Maddelerini de AYM af kapsamına almıştı!)Şimdi de bireysel başvuru hakkı adı altında, Balyozcular tahliye edilirken acaba Öcalan’ın da tahliyesine zemin hazırlanmış olabilir mi?!- Hayır efendim, bu mümkün değil! Öcalan’ın bireysel başvuru hakkı kullanması hukuken mümkün değil… O AİHM’ye müracaat etmiş, ret cevabı almış... Onun için bu kapı kapanmıştır!- Yaaa… Sahiden öylemi? Onun hukuken böyle bir hakkı olmamasına rağmen, AYM’ye müracaat etse, Anayasa Mahkemesi de bu müracaatı kabul edip lehinde karar verse, bu karara itiraz edecek ve kabul etmeyecek bir merci var mı? Hani YSK kararları da kesindi!.. YSK kararları AYM’ye taşınmadı mı? AYM itirazı kabul edip seçimleri iptal etseydi, karar eleştirilirken uygulanmayacak mıydı?Keza AYM’nin twitter kararını Sayın Başbakan, yetki aşımı diye eleştirmesine rağmen uygulamadı mı?- Yoksa YSK kararlarının AYM’ye taşınması bu senaryonun (zeminin hazırlanması açısından!) bir parçası mıydı?Burası Türkiye, “olmaz, olmaz!” deme!.. Olmaz olmaz!Balyoz davasında mahkemelerin karar verme süreleri!..Davaya İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi bakıyor… Mahkeme 19 Haziran 2010' da başladığı davayı 21 Eylül 2012'de karara bağlıyor. Süre; 27 ay…Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 361 sanığın yargılandığı Balyoz Darbe Planı Davası’nda 237 sanık hakkındaki mahkûmiyet kararını 09.10.2013 tarihinde tasdik ediyor. Süre; takriben 12 ay… Anayasa Mahkemesi, 230 Balyoz hükümlüsünün başvuruları üzerine yaptığı incelemede “adil yargılama hakkının ihlal edildiğine” 18.06.2014 tarihinde karar veriyor. Süre; 6-7 ay veya daha az bir zaman!230 sanıklı bir davada her sanığın (yüzlerce, beklide binlerce sayfalık!) dosyasının incelenmesi bir günde bitirilebilse(!) 230 gün sürer…Haftada 5, ayda 20 gün mesai… 230 gün için 11-12 aya ihtiyaç var!230 sanığın kararı aynı gün toptan açıklanıyor…230 sanık aynı gün mü bireysel başvuruda bulunuyor da kararları aynı günde verilebiliyor?!..Yargıda süper hız!..Kim demiş “Türk yargısı ağır işliyor” diye?!..Guinness Rekorlar Kitabı’na aday yeni nur topu gibi bir rekorumuz oldu!..Anayasa Mahkemesi, 230 Balyoz hükümlüsü hakkında ki ‘hak ihlali’ kararını 18.06.2014 tarihinde veriyor…İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık avukatlarının ‘Tahliye’ ve ‘İnfazın durdurulması’ talebinde bulunmaları üzerine 19.06.2014 tarihinde (bir günde!) 230 sanığın tahliyesine karar veriyor…Haber ajanslarına servis edilen habere göre; sanık avukatları 19 Haziran sabahından itibaren mahkemeye müracaat ediyorlar. Bu taleplerin ardından mahkeme heyeti duruşma savcısından mütalaa istiyor, savcının hükümlülerin infazının durdurulması ve yeniden yargılanmanın yapılması yönünde mütalaası üzerine mahkemeaynı gün öğleden sonra 230 sanığın hepsi hakkında tahliye kararını veriyor!..Bu, herhalde bir dünya rekorudur!230 sanık avukatlarının mahkeme kaleminde sıraya girip dilekçelerini vermeleri (bütün avukatların aynı anda, aynı dakika değil aynı saniyede orada hazır bulunmaları!), dilekçelerin kayda alınması, mahkemenin dilekçeleri değerlendirip savcıdan mütalaa istemesi, savcının 230 dosya için mütalaa yazması ve mahkeme heyetinin kararı…Ve bütün bu muamelelerin bir güne sığdırılması!Aklen ve fizîken bu mümkün değil desek de bu, hukuken geçerlilik kazanıyor!..Herhalde yeni, süper bir sistem geliştirilmiş olmalı.Bu bir rekor değil de, nedir?!Hukukçu değiliz, hukukî yorum haddimiz değil…Ancak yargılama süresindeki hızın teknolojisini merak ediyoruz!Mevzuu; kararın adil ve hukukî olup olmadığı değil, kararın bir günde verilebilmesinin fizîken mümkün olup olmadığı mes’elesidir.“Adil yargılama hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle verilen kararın ‘adil’liği tartışma mevzuu olmamalıydı.Böyle bir karar, “acaba yargıya baskı mı var, varsa kim bu baskıcılar?” sualini akla getiriyor.Mahkemelerin hüküm kararlarına “Yargıya baskı var!” diye feryat edenler, böyle bir karara sessiz kalırlarsa, onlara toplum nasıl güven duyabilir? Bu şahsiyetlerin bundan böyle siyasî, hukukî ve meslekî sıfatları zaafa uğramaz mı?Bu şahsiyetler, acaba “yeter ki bu dava bizim istediğimiz gibi sonuçlansın, bundan sonrası bizim için hiç önemli değil” mi derler?..Yoksa “Bu mes’ele, benim siyasi hayatıma da mal olsa, bu iş bitecektir” diyen siyasetçilerin akıbetinden ibret mi alırlar?Dört yıldır devam eden bu Balyoz davası, sil baştan oluyor… Bu dava, kolay bitmeyecek gibi görülüyor. Hakkında daha çok şey yazılacak ve söylenecek.Herhalde zamanla, mahkeme süresince (içeride sanıkların ve avukatlarının, dışarıda bazı kesimlerin) mahkeme heyetine yaptıkları hakaretler de gündeme taşınacaktır!Hatta son tahliye kararlarıyla hürriyetlerine kavuşan bazı sanıkların sanki berat etmiş gibi mahkeme heyetlerine savurdukları tehditler nasıl değerlendirilecek merak ediyoruz?Kaldı ki gerek yerel mahkemede, gerekse temyizde berat kararı dahi verilmiş olsa, sanığın mahkeme heyetini suçlama ve hakaret etme, hele hele itham etme hakkı nerede görülmüştür?Acaba zayıf ve kimsesiz bir sanık böyle bir ithamda bulunmuş olsaydı akıbeti ne olurdu?Zayıf mazlumların mağduriyetlerinin giderilmesi…Başta Salih Mirzabeyoğlu olmak üzere nice 28 Şubat mağdurlarının tahliyesine acaba sıra ne zaman gelecek?Bu mağdurların avukatları, bireysel başvuru dilekçelerini yazmasını mı beceremiyorlar(!), yoksa bunların dosyasındaki deliller Balyozcuların ki kadar az olmadığı için henüz incelemeleri mi bitmemiştir?Bizler çok şeylerin değiştiğini zannediyorduk, ama pek bir şey değişmemiş gibi görülüyor!Adalet Mülk’ün temelidir. Adaletin olmadığı yerde zulüm hâkimdir…Geciken adalet, adalet değildir... Adaletin gecikmesi adaletsizliktir.***Cumhurbaşkanı adaylığında (B) planı!..6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu hükümlerine göre; aday gösterme süresinin sona erdiği tarihten itibaren hiçbir şekilde yeni aday gösterilemez ve her bir siyasi parti ancak bir aday için teklifte bulunabilir.Peki, bir adayla seçime girilecek olur da, seçim gününe kadar adayın irade dışı seçilememe hali zuhur edecekolursa ne olacak?Yeniden başka aday gösterme imkânı olmadığından millet istemediği adaya rey vermek zorunda bırakılmış olmaz mı?Bu sebepledir ki, muhtemelen Ak Parti, (B) planını devreye sokacak ve birden fazla aday ismini YSK’na bildirecektir!..Biri, partinin adayı, diğerleri partililerin (as aday değerinde yedek!) adayları…Lideri emniyet gerekçesiyle kamufle etmek için aynı özellikte iki aracın daha takip etmesi misali; birden fazla as aday ile seçime girilmiş olacak, son gün, esas aday dışındaki diğer yedek aslar adaylıktan çekilecektir!Bu, ters köşeyi sevenler için bir taktik olarak da kullanılacaktır!“Ey insanlar! Sizden evvel yaşamış toplumların neden dolayı yollarını şaşırıp saptıklarını biliyor musunuz? Asilzâdeleri (aralarından soylu, kuvvetli kimseler) bir hırsızlık yaptığı zaman onu affeder, zayıf ve kimsesizleri bir şey çalarsa onları cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, böylesine kötü bir hırsızlığı Mahzum kabilesine mensup Fâtıma değil, kendi kızım Fâtıma yapmış olsaydı, kesinle onun elini kestirirdim.” Hadis-i Şerif (Müslim) Vesselam…29.06.2014
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.”(Yusuf Has Hacip)