İnsanların en âcizi, insanlardan kardeş edinemeyenidir;Ondan daha âcziyse kardeş edindikten sonra onu yitirenidir. (Hz. Ali)
Milletvekilleri İl Başkanı ile ters düşerse..!
Bir makam ve mevkiye gelmek için çalmadık kapı bırakmayanlar (amiyane tabirle kırk takla atanlar!); atandıktan veya seçildikten sonra genelde kimseyi tanımazlar!..Bazıları için o makamlar sanki onların tapulu malı haline gelir!...Milletvekili, Belediye Başkanı ve Belediye Meclis Üyesi, İl Genel Meclis Üyesi aday adayları (aday tespit döneminde) İl Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleriyle çok iyi diyalog içindedirler. Zira adayları Genel Merkez onaylasa da İl Teşkilatının tespitleri ve tavsiyeleri önemlidir!Seçim sürecinde de problem yaşanmaz. Çünkü seçilebilmek için teşkilatların çalışmasına ihtiyaç vardır!Seçimler biter, şartlar değişir. Artık seçilmişler hâkim durumdadır. Seçilmişlerin Teşkilata ihtiyacı kalmamıştır! Teşkilat üyeleri seçilmişlere rica ve minnetle yaklaşabilirler! Tabii o şerefe nail olamayanlar da çoğunluktadır!..Türkiye’de partilerimizin röntgeni maalesef böyle… İktidar ve muhalefet partilerinde farklılık arz etmiyor…Demokrasi, hak-hukuk, parti disiplini, parti üyelerine saygı; birilerinin malı (!) götürmek, bir vesile elde ettikleri koltuklarını korumak ve sağlamlaştırmak için hedef saptırma argümanlarıdır!..Parti Genel Merkezleri İl ve İlçe Teşkilatlarında sergilenmekte olan bu tür nahoş hareketlere fırsat vermemeli.Hiçbir partide bu tür hareketler olmamalı…Her sahada farklı olduğu iddiasındaki Ak Partide ise hiç olmamalı!..Parti Genel Merkezi İl Teşkilatlarındaki tartışmalardan haberdar edilmez mi?İstihbaratın ehemmiyeti tartışılmaz…MİT ve Emniyet İstihbaratının başarılı çalışmalarının neticesine bakınca, bunu daha iyi anlıyoruz!Peki, partilerin istihbarat birimleri yok mudur? Veya olmamalı mıdır?Acaba Ak Parti bu ihtiyacını nasıl gideriyor?Bir ilimizde…Milletvekilleri İl Başkanından rahatsızmış!Kongrede milletvekilleri İl Başkanını tasvip etmemişler, ama Genel Merkez ısrar edince zoraki kabullenmişler ve Başkan tek aday olarak seçime girmiş, haliyle de seçilmiş!Seçim bitmiş, ama tartışma bitmemiş!Sebep neymiş?Efendim, milletvekilinin istediği kişiyi İl Başkanı listeye almamış, istemedikleri kişileri ise listeye almış!Eee…Bu sebeple, bu İl Başkanı ile yola devam etmek istemiyorlarmış! Ve etkisiz hale getirilmek için de muhatap olmamaya çalışıyorlarmış!Daha!…Milletvekilleri Başkanla bürokrat ziyaretlerine gitmiyorlarmış!Teşkilat adına verilmesi gereken mesajlar, basın bildirileri İl Başkanı yerine Merkez ilçe Başkanı eliyle yayınlatılıyormuş! ((Merkez İlçe Başkanının beyanatları mahalli basında ve internet sitelerinde duruyor!)Gerçi parti adına beyanatları yalnız İl Başkanının vereceğine, İlçe Başkanlarının beyanat veremeyeceğine dair bir hüküm yok!Ama siyasi nezakete pek de uygun düşmeyen bir hareket. Aynı zamanda “sinek murdar değil ama mide bulandırır” gibi bir şey!Hatta daha da vahim bir iddia: Bazı bürokratlara “İl Başkanının taleplerine itibar etmeyin! Merkez İlçe Başkanı ile irtibat kurun” talimatının bazı milletvekilleri tarafından verilmiş olması!Akla ziyan bir iddia!...Bir milletvekilinin İl Başkanını baypas etmesi, onu çalışamaz hale getirmek istenilmesi; inanılması çok zor bir iddia!..Zira parti tüzüğünde İl başkanının vazifeleri: “Partinin il düzeyindeki çalışma ve faaliyetlerinin koordinasyon ve yürütümünü sağlar, denetimini gerçekleştirir ve il teşkilatını temsil eder” şeklinde özetlenmiştir.Bir milletvekilinin bunu bilmemesi, aksi bir hareketin büyük bir disiplin suçu olacağını düşünememesi mümkün değildir.Bu iddialar doğrumudur, değil midir? Bunları araştırmak bizim vazifemiz değil!Ancak hem parti içinde, hem dışında; söylentiler yaygın.Bunlar, teşkilatın gücünü gösteren değil, aksine zafiyeti ortaya koyan görüntülerdir.Yönetim listesinin teşkilinde birtakım eksiklikler olmuş olabilir…Nitekim İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyelerinin aynı zamanda yönetim kuruluna alınması;tasvip edilmeyen, parti tabanını rahatsız eden bir durum!..Yeterli ehil kişiler bulunamamış da meclis üyeleri yönetime alınmak zorunda mı kalınmıştır!..Meclis üyelerinden bir kısmının aynı zamanda İl-İlçe-Belde yönetiminde bulunması; diğer meclis üyeleri arasında (olması gereken) kardeşlik duygularını zedelemez mi?Tamam, hukuken bir engel yok…Hukuken bir sınır getirilmeyen her hareketi yapmakta serbest mi olmalıyız?Muhtemelen bu hukuki ruhsat; marjinal partiler için düşünülmüş olmalı: Partili yeterli üyenin bulunamadığı (üye sayısı, yönetim kurulları ve meclis üyelikleri sayısının altında kaldığı) yerlerde böyle bir ruhsat olmasa sıkıntı doğar.Ama Ak Partinin buna ihtiyacı yok.Kaldı ki bu, İl Başkanından değil Genel Merkezden kaynaklanıyor!Genel Merkez müsaade etmese, bu tablolarla karşılanmaz.Milletvekili olarak bu durumdan rahatsız olanlar acaba Genel Merkez nezdinde bir teşebbüste bulunmuşlar mıdır?İl Genel Meclisi veya Belediye Meclis üyesi iken Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilenler; (hukuken mecburiyet olmasa da) meclis üyeliliklerinden istifa etmeliler.Bu, teşkilatın gücünü zayıflatmaz, aksine kuvvetlendirir. Aynı zamanda teşkilat üyeleri arasında sevgi ve saygıyı artırır.Seçilmişlere saygı gösterilmesi gerekir..!Milletvekilleri veya İl Başkanı ne derece başarılıdır? Ehliyet ve liyakat durumları nasıldır?...Yazımızın mevzuu bunlar değil.Demokraside seçilmişlere saygı esastır; rey versek de vermesek de, sevsek de sevmesek de!..Başbakandır, Belediye Başkanıdır, Milletvekilidir, İl Genel Meclis Üyesidir; rey vermemiş dahi olsak, kişi olarak pek tasvip etmediğimiz bir şahsiyet dahi olsa, ikinci seçime kadar onu kabullenmek demokrasinin asgari nezaket kuralı değil midir?Hal böyle iken, kendi partisinin seçilmiş İl Başkanını kabullenememeyi nasıl yorumlamak lazım?Genel Merkezin tasvip ettiği bir Başkana muhalefet; Genel Merkeze muhalefet anlamına gelmez mi?Milletvekilinin (şahsi sebeplerle) İl Başkanına muhalefet edebilmesi; yarın başkalarının da milletvekiline muhalefet etmesine davetiye çıkartma anlamına gelmez mi?Kendi partili kardeşlerine saygıda kusurlu davrananlar, diğer partilere sevgi ve saygı hususunda nasıl güven verebilirler? (Bu, bütün partiler için geçerlidir!)Velev ki İl Başkanı kusurlu davrandı!Bu, istifa sebebi sayılırsa; (atanmış ve seçilmişlerden) koltukta oturacak kimse bulamazsınız!..Evet…Ey hasbelkader belli yerlere atanmış ve seçilmiş beyler ve beyefendiler!...Ticari ve siyasi (şahsi) emellerinize (milyonların gönül ve rey verdiği, umut bağladığı) partiyi alet etmeyiniz!Herkes haddini bilmeli ve sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli!Bu iddiaların yayılmasından sonra basına servis edilen bir-kaç (pek inandırıcı olmayan) kareler; bu iddiaları çürütmek yerine, aksine pekiştiriyor.İddiaları ret ediyorsanız, bu söylentilerin gerçek dışı olduğunda samimi iseniz; basının karşısına (iddiaların bütün tarafları olarak) birlikte çıkıp, karşılıklı inandırıcı bir şekilde açıklama yapmalısınız!Böyle bir açıklama yapılmaması veya yapılamaması; “sükût ikrardan gelir” deyimiyle iddialara haklılık kazandırabilir!..Siyaseti sadece parti tabelası altında bulunanlar bilmiyor!Güzel insanlarımızın sağduyusunu dikkate alınız ve nezaketinden sükutunu yanlış yorumlamayınız!..Ey, Sayın İl Başkanı!..Sizler sıfatınızın ehemmiyetini iyi bilmelisiniz ve makamınızın hakkını koruma gayretinde olmalısınız…Sizlere ulaştırılan halkın meşru taleplerini ilgili makamlara iletmek ve takip etmek; sorumluluğunuz altında olan ve yapmanız gereken tabii işlerdir!Aksine hareket sizleri, ‘vazifesini hakkıyla yapmayan’ tartışmalı başkan haline getirir.İktidar partisi İl Başkanına randevu vermeyecek, onu dinlemeyecek (iktidarın atadığı/atayacağı) bir bürokratın varlığından bahsetmek mümkün olabilir mi?Eğer böyle bir bürokrat varsa, işte o zaman sizler o makamın hakkını veremiyorsunuz demektir!Unutulmamalı ki eğer sizler, vazifenizde İhmalkâr davranırsanız, birileri sizin boşluğunuzu tabiî ki dolduracaktır!Ey, Başbakan ve Genel Başkanın güvenerek vazife verdiği Genel Başkan Yardımcıları, Danışmanları, Sekreterleri, İl müfettişleri ve sair teşkilat adına vazifelendirilmiş Sayın Beyefendiler, Hanımefendiler…Biz bir İlden bahsediyoruz. Acaba buna benzer Türkiye’de kaç İl var?Bir teşkilatta bu tür hareketler normal midir?Böyle ihtilaflı, tartışmalı teşkilatlarla girilecek mahalli seçimlerde başarı kazanmak mümkün olabilir mi?Acaba bu tartışmalardan Sayın Başbakanın haberi var mıdır?Başbakan ustalık dönemini bu ‘çıraklarla’ mı tamamlayacaktır?!Kıssadan hisse…Bir gün, döneminin Başbakanı Emir Pervane, kendisine nasihatlerde bulunması ve öğütler vermesi için Mevlâna”nın huzuruna gelir. Mevlâna onun bu isteğini dinler, bir müddet susar ve Emir”e dönerek sorar: “Emir, Kuran’ı ezberlediğini duyuyorum..” Emir, “Evet ezberliyorum.” diye cevap verir. Hz. Mevlâna tekrar sorar: “Hadis-i şeriflerle ilgili bir eseri de Şeyh Sadreddin Hazretlerinden dinlediğini duyuyorum.” Emir tekrar “Evet, doğrudur.” diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Mevlâna “Mademki Allah”ın ve O”nun elçisinin sözlerini okuduğun ve bildiğin halde o sözlerden öğüt alamıyor ve Âyet ve hadislerin gereğince amel edemiyorsan benim nasihatimi nasıl dinlersin?” deyince Emir ağlayarak Hz. Mevlâna”nın huzurundan ayrılır ve artık adaletli bir yönetim göstermeye başlar. “Samimi olmayı vaat edebilirim, ama tarafsız olmayı, asla!” (Goethe) Vesselam…02.9.2012
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.”(Yusuf Has Hacip)