Haram olan faiz, aynı zamanda necistir, pistir; kimin üzerine sıçrarsa onu lekeler, kirletir.
“Ne fark eder ki kör insan için; elmas da bir cam da. Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma!” (Hz. Mevlana)
***
Diyanet İşleri Başkanlığının bütçe gelirleri arasında yer alan “faiz” gelirlerinin Sayıştay raporuyla açığa çıkmasından sonra Başkanlık, kamuoyunu aydınlatmak için bir açıklama yapıyor:
"Bu durumun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun değişik 71'inci maddesi gereği ortaya çıkan, devletin bütün alacaklarında uyguladığı kanuni bir zorunluluktur. Yoksa Başkanlığımızın bir işletme gibi gelirlerinden faiz elde ettiği ve kullandığı gibi bir durum söz konusu değildir. Personelden yapılan bu istirdat (geri alma, tahsil) faizi hazineye irat kaydedilmektedir. Özetle, devletin bütçesinin zarara uğramasının önlenmesi söz konusudur."
***
Başkanlığın yaptığı sözde savunma faiz açıklaması; özrü kabahatinden büyük kabilinden evlere şenlik!.. Neymiş;
Bu faiz gelirleri, Devletin bütün alacaklarında uyguladığı kanuni bir zorunluluktan kaynaklanıyormuş…
Başkanlığın bir işletme gibi gelirlerinden elde etme değilmiş…
Ya neymiş; “Personelden yapılan bu istirdat (geri alma, tahsil) faizi hazineye irat kaydedilmesinden” ibaretmiş!
Dahası “devletin bütçesinin zarara uğramasının önlenmesi” için yapılmış!
***
Aman Allah’ım!.. Bu nasıl bir izahat!
O zaman sormazlar mı?:
Kanunî bir hüküm gereği alınan faiz, İslam’a göre faiz sayılmaz mı?
Kanun gereği alınan faiz helâl midir?
Bankaların aldığı faizler de kanunî olduğuna göre, o zaman banka faizlerine de helâl mi diyeceksiniz?
İslâm’a göre haram olan bir fiilin mer’i mevzuatta meşru olması, suç olmaması; o haramı caiz mi kılar?
Daha da vahim olanı; bu faiz gelirleri teşkilat personelinden yapılan geri alınan paralardan alınıyormuş!
“Personelden yapılan bu istirdat (geri alma, tahsil) faizi hazineye irat kaydedilmektedir” ne demektir?:
Personele daha önce fazla bir ödeme yapılmış da o paralar mı geri alınıyor, yoksa personel zimmetine para geçirmiş de o mu geri alınıyor?
Bu geri almalar; Personele daha önce fazla ödeme yapılmış da sonradan geri alınan paralar ise; bu fazla ödemelerden bunu alan personelin bir kusuru olabilir mi?
Siz hem fazla ödeme yapacaksınız, hem de bilahare “kusura bakmayın, size fazla ödediğimiz şu paraları kanunu faiziyle geri alıyoruz” diyeceksiniz, öyle mi?
Kusuru olmayan bir personele kurum tarafından yapılan fazla bir ödemenin bilahare geri alınmasında uygulanan gecikme faizi uygulanmasının bırakınız laik bir sistemde haram olup olmama tartışmasını; böyle bir uygulama nasıl bir hak ve hukuk anlayışıdır?
Üstelik bunun Diyanet gibi bir kurumda yapılıyor olması nasıl daha da vahim değil midir?
***
Efendim, “kurumun yapacağı bir şey yok. Bu, kanunun bağlayıcı bir hükmüdür. Alınmazsa suç işlenmiş olunur” denilirse;
O zaman da sorulmaz mı:?
Bu faiz gelirleri sadece bu yılla alakalı değil. Geçmiş yıllarda da aynı faiz gelirleri raporlandığına göre; Peki, faize karşı bir Başbakan ve Cumhurbaşkanının iktidarda olduğu bir dönemde bu kanuni hükmün değiştirilmesi için bugüne kadar neden bir gayret göstermediniz?.. Sizler talep ettiniz de iktidar mı düzeltmedi?
***
Neresinden bakarsak bakalım, bu faiz uygulaması ve tartışması Diyanet Teşkilatına yakışmamıştır.
Daha doğrusu Diyanet gibi önemli bir teşkilatta belli ki diyanete yakışmayan yetkililerin bu açıklaması yakışmamıştır!
***
Sakın Başkanlığın bu açıklamasını hiç kimse fetva gibi algılamaya kalkıp da kanuni faizleri helâlmiş gibi yorumlamaya kalkışmasın!
***
Peki, “Sizin ihtilaflı bir alacağınız olsa, mahkeme alacağınızın kanuni faiziyle size ödenmesine hüküm verse, siz bu faizi almayacak mısınız?” denilirse:
Elhamdülillah, bugüne kadar böyle bir ihtilafım olmadı.
Şayet böyle durum olur ise: Alacaklı olduğum İslamî hassasiyeti olan bir kişi ise, anaparamı alır, faizi almam, borçluya iade ederim…
Alacaklı olduğum şahıs İslamî hassasiyeti olmayan, faizin haramlığına inanmayan bir kişi ise; anaparamı faiziyle birlikte alır, faizi umumi WC (tuvalet), yol gibi umumun şahsın istifadelerine sunulan sahalara bağışlarım.
***
Tabii herkes yaptığından sorumludur.
Hiç kimseye siz de böyle yapın demeye ne haddimiz, ne de yetkimiz vardır!
***
Faiz belası!
Haram olan faiz, aynı zamanda necistir, pistir; kimin üzerine sıçrarsa onu lekeler, kirletir.
Haram olan faiz, aynı zamanda beladır, derttir; kime bulaşırsa onu sıkıntıya sokar, güç durumda bırakır.
Nihayet faiz belası, Diyanet İşleri Başkalığına da bulaşmış!
***
Gerekçesi ne olursa olsun bu, faiz mi değil mi? Bal gibi faiz.
Yok efendim, bu faiz gelirleri; kanuni bir zorunluluk imiş!
İşte faizin ne menem bir bela olduğunun delili… İşte faiz bulaştığı yeri böyle kirletir!
***
“Nefsinin istediğini yapıp da bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir. Kimi kandırıyorsun?” (Hz. Mevlâna)
Vesselam...
05 Ekim 2018 / 25 Muharrem 1440
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)