“Ey Gönül! Bir sürü dostlarının yanında, elbet ki düşmanların da olacak; Ama imtihan ya bu, onca düşmanın var iken seni dostun vuracak.” (Hz. Mevlana)
İktidar, Muhalefet ve Tabela Partileri!..
Siyasi partiler, demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsurları… Sistemin olmazsa olmazı…Parti kurmak için öncede bir yerlerden izin almaya gerek yok… 30 kişi bir ara gelip de “hadi bir parti kuralım” deseler, İçişleri Bakanlığına verdiler mi bir dilekçe, alsana bir parti!Resmi verilere göre Türkiye’de kâğıt üzerinde kurulmuş 95 siyasî parti bulunuyor…Her parti yetkilisine “Niçin parti kurdunuz?” diye sorulsa, alınacak cevap istisnasız; “Memlekete ve millete hizmet etmek için” olacaktır herhalde.Yeni kurulmakta olan parti yetkililerine sorulsa “Niçin parti kuruyorsunuz?” diye, verilecek cevap; “Memleket iyi idare edilmiyor, milletimizde huzur ve mutluluk yok, dert ve sıkıntı çok!” olacaktır.Bir partinin gerçek siyasi parti hüviyeti kazanabilmesi için seçimlere katılma hakkını elde etmiş olması gerekir.Seçimlere katılabilmek için ise, “en az 41 ilde oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması şartı” bulunmaktadır.Bir ilde merkez ilçesi dâhil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilatının kurulmuş olması, o ilin teşkilatlandığı anlamına gelmektedir.30 Mart 2013 seçimlerine 27 parti katılmıştı.Bir parti seçimlere katılmaya hak kazanmışsa, demek ki siyasi mücadeleye hazır demektir… En azından onların bir derdi, bir davası var sayılır. Peki, ya diğer partilere ne demeli?..Bir parti ki, kurulalı 2-3 yıl olduğu halde hala 81 vilayetin daha yarısında dahi teşkilatlanamamış, yani 41 vilayetin üçte birinde teşkilat kuracak yönetici dahi bulamıyor ise bu parti niçin kurulmuş olabilir?Normal demokratik sistemlerde iki sınıf parti vardır; İktidar ve Muhalefet partileri… Ama bizde muhalefet partileri de ikiye ayrılıyor; gerçek muhalefet partileri ve tabela partileri.Tabela partilerinin kuruluş gerekçeleri…Seçime girme gayesi olmayan, iktidar derdi olmayan bir parti; tabela partisidir.Adı, sözde siyasî bir parti… Fakat faaliyetleri siyasetin dışında her şey! Yapmadıkları, bilinen tek şey; siyaset!Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da bundan şikâyetçi… Başsavcı, siyasi parti isminin verdiği kolaylıklardan yararlanarak ticari faaliyette bulunmak gayesiyle siyasi partiler kurulduğundan bahsediyor… Bu partilerin, kafeterya, türkü evi, restoran gibi yerler işletildiğine dikkati çekerek, Siyasi Partiler Kanunu'na bu konuda yeni bir ceza hükmü eklenmesi için Meclis Başkanlığına yazılı teklif sunuyor.Bu hususta sorulması gereken esas soru: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının gördüğünü iktidar ve mecliste grubu bulunan muhalefet partileri görmüyor mu?Görmemiş veya bilmemiş olmaları mümkün değil. O halde sebep ne?..Muhalefet partilerinin sayısının çokluğu iktidar partilerinin lehinedir. İktidara muhalif olunduğu için ayrı parti kurulur. Tabela partisi mahiyetinde de olsa, bu partilerin seçmenleri, partileri kurulmamış olsalardı iktidardaki partiye değil, diğer muhalefet partilerinden birine rey vereceklerdi.Ak Parti iktidarından önceki dönemlerin iktidar partileri, muhtemelen muhalefeti parçalamak için seçim kanununda böyle boşluklara yer verdiler!Bugün de Ak Parti, iktidar partisi olarak bu imkândan haliyle istifade etmiş olmaktadır.Muhalefet ne kadar bölünmüş olursa, o kadar zayıf olacaktır…Muhalefet ne kadar zayıfsa, iktidar da o kadar güçlü görülecektir!Tabela partilerinin ekserisi kurulduktan sonra siyaset dışı faaliyetler içinde bulunsalar da, parti kurmaya sevk eden ilk sebep; kurucuların, ayrıldıkları partinin lider ve yöneticilerine muhalefet duygusudur.Yeni parti kurucuları genelde, partilerinden dışlandıkları veya gerekli alakayı göremedikleri için parti kurmaya teşebbüs ederler… Adeta, kendilerinin isim yapmalarına imkân tanımış olan parti liderine “siz misiniz bana artık değer vermeyen, görün bakalım benim gücümü” dercesine, intikam almak duygusu ile hareket ederler… Yıllardır partinin çeşitli kademelerinde sorumluluk üstendiklerini unutarak, partilerinin güç kaybetmesi için devreye girerler.Böyle muhalefet duygusuyla kurulan partilerin yönetim kadrolarına da (il-ilçe teşkilatları dâhil) mevcut partilerin yönetim kadrolarında kendilerine yer bulamayan, köşede kalmış, unutulmuş, miadı dolmuş eski siyasetçiler iltifat ederler!Muhalefet duygusuyla hareket eden, hatta dün birlikte mücadele verdiği partili arkadaşlarını kötüleyerek kendilerini ispata çalışan siyasetçilere seçmenin itibar ettiği bugüne kadar pek görülmedi.İdris Naim Şahin’in partisi farklı olur mu?Ordu Bağımsız Milletvekili İdris Naim Şahin de (Milad) Millet ve Adalet Partisi'yle yeni parti kuranlar arasına dâhil oldu.İdris Naim Şahin hakkında (29.12.2013 tarihli) bir yazımda“1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı, Ak Parti’nin kurucularından ve 2001-2011 yılları arasında partinin genel sekreteri, 2002 ve 2007 seçimlerinde İstanbul, 2011’de Ordu milletvekili ve akabinde İçişleri Bakanlığına getirilen Başbakanın A takımında yer alan (dürüst ve güvenilir) ender dostlardan biri idi…”gibi bir tespitte bulunan kişi olarak ifade ediyorum ki; İdris Naim Şahin, Ak Parti’den ayrılmakla ve Ak Parti’ye muhalefet etmek için parti kurmakla; kendine yazık etmiştir…Bu güne kadar kazanmış olduğu bütün siyasi birikimlerini zayi etmiştir.Bir milletvekili, kendisinin mebus olmasına imkân tanıyan parti ve liderini eleştirerek partiden istifa ediyorsa, milletvekilliğinden de istifa etmelidir. Siyasi nezaket bunu gerektirir. Hem partiyi ve liderini eleştireceksin, hem de onların bahşettiği milletvekilliği sıfatını taşımaya devam edeceksin! Böyle bir tavır seçmene de saygısızlıktır.Siz bağımsız aday olarak seçime girmemişsiniz, seçmen de sizin şahsınıza değil partinize rey vermiş… Bu şahısların seçmene güven vermesi mümkün değildir.Beklenenin aksine, Şahin’in partisi Ak Parti’ye güç katar… Ak Parti yerine muhalefet partilerine rey vermeye hazırlanan muğber seçmenleri (alabilirse!) yanına çekerek muhalefetin güçlenmesine mani olabilir.Ak Parti’ye muhalefet edecek parti kurmak oldukça zordur!..Ak Parti’ye muhalefet edebilecek bir parti…:
Öncelikle Ak Parti’nin 12 yıldır uyguladığı, milletin % 50’since takdir ve tasvip edilen olumlu hizmetlerini takdir etmeli…
Milletin ırk, dil, din, düşünce gibi etnik farklılıklarına ve yaşam tarzlarına müdahale etmeden, eğitim ve istihdam sahasında ayırım yapmadan hizmet vereceğine inandırıcı olmalı…
Ak Parti’nin yapamadıkları ve eksik yaptıklarını taahhüt etmeli…
Partinin lideri, halkın inanç ve kültürel değerlerine saygılı, hitabet kabiliyeti olan, dert sahibi ve dava adamı olmalıdır…
Görünen o ki, bu günün şartlarında muhalefet partilerinin Ak Parti’ye pek etkisi olmaz.Ak Parti’de bir gün zafiyet baş gösterirse, bunun aktörleri kendi içinden çıkacaktır.Bu saatten sonra, parti teşkilat kademelerinde vazife alacak ve seçimlerde aday olacak şahsiyetlerin partiye sağlayacakları bir katkı pek olmaz, ama kaydettirecekleri çok şey olabilir!Bu sebepledir ki, bu kongre sürecinde il ve ilçe teşkilatlarının teşekkülünde ve 2015 seçiminde kadro tespitinde çok seçici olmak gerekir…Özellikle milletvekilliği ve parti yöneticiliği sıfatlarını milletin hizmetine değil de kendilerinin ve yakınlarının servet ve şöhreti için kullanmış veya kullanma eğiliminde olanlara kadrolarda yer verilmemesi hususunda azami hassasiyet gösterilmelidir.Günümüzde çoğu erkeklerin hem hedefi, hem de en tehlikeli yol tuzağı olan “Üç Sa” diye de formüle edilen; kasa-masa-nisa, diğer bir ifadeyle servet, şöhret ve şehvet tuzağı; kaset avcılarının en müessir şantaj silahıdır. Bu tuzağa düşen, bir daha iflah olmaz.İktidarıyla muhalefetiyle, bütün siyasi parti yöneticileri; merkezî veya mahallî idarelerde bürokratik atamalarda, meclis üyelerinin tespitinde ve yönetim kurulu teşekküllerinde; bu tuzağı göz ardı etmemelidirler!“Sakın insanların kötüsü ile iyisi senin yanında eşit olmasın. Zira eşitliğin böylesi iyileri iyilikten soğutur, kötülerin de fenalığa meylini devam ettirir.” (Hz. Ali)Vesselam23.11. 2014
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.”(Yusuf Has Hacip)