Hükümet Revizyonu…

“İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur.” (Fussilet suresi 51. Ayet)

Hükümet Revizyonu…

Aylardır gündem de olan kabine revizyonu, ‘kirli’ operasyonla hızlandırılmış oldu. Yeni kabine hayırlı olsun. 17 Aralık operasyonuna hükümetin verdiği sert ve anında tepki; 27 Nisan ‘e-muhtırası’na verilen tepki misali operasyonu etkisiz kılmış, failleri deşifre etmiştir. 17 Aralıkta sahne alan ve 25 Aralıkta direkten dönen operasyondan sonraki gelişmelere bakılınca görülen o ki, gerçekten Türkiye çok ciddi bir badireden atlamıştır. Operasyonun ekonomik ve siyasi faturası Türkiye’ye ağır olsa da netice itibariyle yeni çete oluşumlarını deşifre etmesi sebebiyle hayra vesile olmuştur da denilebilir. Kabinede revizyon… 10 bakanın değiştiği revizyonda dikkate değer husus; kabineye yeni 9 ismin girmesi ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın dışarıdan atanması. Diğer bir ayrıntı: “Kabine değişikliğinin 18 Aralıkta yapılacağı, Sayın Cumhurbaşkanı Abdulah Gül’ün köşke sunulan 5-6 isme itiraz ettiği ve bu sebeple değişikliğin bir hafta geciktiği” iddiası… Şayet bu iddia doğruysa, Sayın Cumhurbaşkanının bazı isimleri veto gerekçesi de iyi tahlil edilmelidir! Ak Parti’den istifalar… Erdoğan Bayraktar, İdris Naim Şahin, Ertuğrul Günay ve Hakan Şükür;  istifa eden milletvekilleri arasında en fazla dikkatleri üzerlerine çeken isimlerden… Başbakan ve Ak Partilileri en fazla yaralayan muhtemelen Erdoğan Bayraktar ve İdris Naim Şahin’in istifaları olmuştur… Niçin mi? Erdoğan Bayraktar ki, 1995-1999 yıllarında  İstanbul Büyükşehir Belediyesi  iştiraki KİPTAŞ’ta Genel Müdürlük, 2002-2011 yıllarında Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı, 2011’de Milletvekili seçilmesine imkân tanıyıp ve akabinde de Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak Başbakanın yakın çalışma arkadaşları arasında yer alan (dürüst ve güvenilir) ender dostlardan biri idi… İdris Naim Şahin ki,  1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı, Ak Parti’nin kurucularından ve 2001-2011 yılları arasında partinin genel sekreteri, 2002 ve 2007 seçimlerinde İstanbul, 2011’de Ordu milletvekili ve akabinde İçişleri Bakanlığına getirilen Başbakanın A takımında yer alan (dürüst ve güvenilir) ender dostlardan biri idi… Sayın Bayraktar ve Sayın Şahin, kendilerine göre istifalarına ne kadar haklı gerekçe gösterirlerse göstersinler; bu istifalar onlara yakışmamıştır. Her halde yıllardır size güvenip, en yakınında mesai arkadaşı olarak sizlere yer veren bir dostu bu vefasızlık yaralamıştır. Hele Sayın Bayraktar’ın “Başbakan da istifa etmelidir” gibi bir hezeyanı işin tuzu, biberi olmuştur. Kendilerine yazık olmuştur. Bir anlık öfkeyle yılların birikimini heba etmişlerdir… Kişinin hayatı boyunca ne yaptığından, nasıl yaşadığından ziyade, son anında ne yaptığı, nasıl yaşadığı önemlidir. Hz. Mevlana’nın “Ey Gönül! Bir sürü dostlarının yanında, elbet ki düşmanların da olacak; Ama imtihan ya bu, onca düşmanın var iken seni dostun vuracak” sözleri, sanki bu gibi dostlar(!) için söylenmiş! Sayın Bayraktar’ın son anda yaptığı en doğru hareket; milletvekilliğinden de istifa etmiş olmasıdır. Sayın Şahin de milletvekilliğinden istifa ederek doğru bir harekette bulunmalıdır. Sayın Şahin eğer iddia edildiği gibi muhalif grupların dolmuşuna gelip bağımsız veya başka bir partiden belediye başkan adayı olmaya kalkışırsa hayatının en büyük hatalarından birini daha yapmış olur. Davasına ve yol arkadaşlarına ihanet eden (damgası yemiş) birinin vatandaşlar tarafından baş tacı edileceğine inanmak çok zayıf bir ihtimaldir. Ak Parti’den istifa eden diğer milletvekilleri, millete saygının gereği olarak milletvekilliğinden de istifa etmelidir. İstifacı vekillerden bazıları “Efendim, Ak Parti kurucuları Fazilet Partisinden istifa ederken, milletvekilliğinden istifa etmişler mi ki? gibi bir ifade de bulunabilirler. Öncelikle hatırlanmalı ki Ak Parti kurucuları Fazilet Partisi’nden istifa etmemişlerdir. Fazilet Partisi kapatıldıktan sonra bağımsız kalan milletvekillerinin bazıları Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kuruluşunda yer almışlardır. Hiç kimse kendi yanlışlarını başkalarına fatura etmeye kalkışmasın! Başbakanın son konuşmalarındaki mesajlar da doğru okunmalıdır. Sayın Başbakan diyor ki; “Biz bir şeye bakacağız. Her şeyden önce bir meşrebi, bir mizacı, bir oluşumu istismar edenlere sözümüz var. Asla oraya gönül verenlere bizim sözümüz olamaz… Dershaneler diye bir olay tutturdular, olayı bu noktaya getirdiler. Bu olay dershaneler sürecinin bir devamıdır… Ben AK Parti'ye gönül verenlere sesleniyorum. Siz de gelin 'Devletin okulları bize yeter, biz başka bir şey istemiyoruz' deyin. Tavrınızı koyun… Bugüne kadar bizimle bu yola çıkıp da, kusura bakmasınlar, yolculuk esnasında bize ihanet edenlere de hala 'beraber yürüyelim' demeyiz. Onları da kapının kenarına koyarız. Çünkü millet partinize ihanet edin diye oylarını vermedi. Partinin bir disiplini vardır, çalışması vardır. Bakanlıktan ayrılana kadar her şey cici, güzel, bakanlıktan alındıktan sonra 'ben filanca bakanı beğenmedim' diyor. Senin böyle bir yetkin mi var? Önce haddini bil.” ‘Kirli’ operasyon kime yaradı?
  • Döviz kurlarının fırlamasıyla borsa ve hazine milyarlarca (100 milyar $) zarara uğradı. Faiz lobisi ve yabancıların işine yaradı.
  • Enflasyonu tetikledi, fiyat artışlarına zemin hazırladı.
  • Dürüst işadamları ve başarılı bakanlar zan altında bırakılarak itibarları zedelendi.
  • Emniyet ve yargıda (Başbakanın ifadesiyle) “çeteleşen” yapının (bir bakıma) deşifresine ve temizlenmesine vesile oldu.
  • Mahalli seçimler öncesinde Ak Parti teşkilatlarının adeta çalışma azmini bileyledi. Teşkilatların motivasyonunu artırdı.
  • Operasyonun dış mihraklı oluşu ve içerdeki piyonlar tarafından yapıldığının açığa çıkması vatandaşların (Ak Partili olmayanların dahi) Başbakana desteğini ve sevgisini artırdı.
Paraya, makama ve kadına zaafı olan bürokrat ve siyasetçiler bundan böyle daha titizlikle takip edilecek ve tasfiye edilecek demektir. Muhtemeldir ki dürüst bürokrat ve siyasetçiler bundan böyle para ve kadın tuzaklarına karşı daha dikkatli davranacaklardır! Cemaate gönül vermiş bürokrat ve işadamlarının, basın mensupları ve yazarların söz ve eylemleri bundan böyle daha dikkat çekici olacaktır! Operasyon başladığı günden itibaren ulusalcı basın ve yayın organları ile cemaatin basın ve yayın organlarının aynı dili kullanmalı; “cemaatçiler mi ulusallaştı, ulusalcılar mı cemaat saflarında yer aldı?” tartışmasını başlatmıştır. Başbakanı ve Ak Parti’yi hedef alan, gerçekleri değil hislerini ön plana çıkartan söz ve yazılardan kaçınılmalıdır. Cemaate gönül veren hizmet erleri, kendileri adına temsil yetkisini yerinde kullanamayan veya yanlış yönlendiren gaflet uykusundaki yazar ve liderleri öncelikle kendileri tarafından ikaz edilmelidir. Cemaatin iktidara, iktidarın da cemaate ihtiyacı olduğu unutulmamalı,  tahrik edici üslup kullanılmamalıdır. Tamam, cam çizilmiştir! Lakin çizik camı kırmak için kimse zorlamamalıdır. Henüz adaylıkları ilan edilmemiş ilçe belediye başkan aday adayları tekrar gözden geçirilmelidir. Aşırı makam hırsı olan, özellikle mevcut belediye başkanları arasında soruşturma ve yargı safhasında olan, para ve kadın zaafı olanlar varsa, kesinlikle aday gösterilmemelidir. Bu şahıslar haklı da olsa, iddialar asılsız da olsa, seçim sürecinde muhalefet partileri bunların dosyalarını kapı kapı dolaştıracak, adaylar bu asılsız iddialara cevap vermekten kendilerini tanıtmaya fırsat bulamayacaklardır.    “İnsan hayır talep etmekten usanmaz. Eğer Ona bîr şer dokunursa (bakarsın ki) o, şimdi (Allahın fazl-u rahmetinden) ümîdini kesmiş, (bu) ümîdsizliği açığa (da) vurmuştur.” (Fussilet suresi 49. Ayet) Vesselam… 29.12.2013
YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN