Siyasette temizlik olmazsa olmaz!..
“Cinayete ses çıkarmayan, câninin suç ortağıdır.” (Cemil Meriç)
15 Temmuz’da patlak veren FETÖ/Paralel Yapılanma terör örgütü, ilk defa ciddi manada devlet eliyle 17-25 Aralık 2013’ta deşifre edildi.
Kamuoyu da devletin bu örgütten o tarihe kadar haberi olmadığı zannediyor!.. Ya da bir kesim hala öyle zannediyor. Oysa bu yapı özellikle ta 1999’dan itibaren çoğu kesim tarafından çok net şekilde biliniyordu.
***
Necip Hablemitoğlu, Gülen cemaatinin masum bir dinî cemaat olmadığını tam 18 yıl önce haykırıyordu.
Hablemitoğlu, ilk defa yüksek sesle 19 Haziran 1999’da Ali Kırca’nın sunduğu Siyaset Meydanı’nda mesnetli bilgilerle paralel yapıyı deşifre eder… 5 gün sonra (24 Haziran) Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programında iddialarını tekrarlar.
Hablemitoğlu bu açıklamaları yaptığı günlerde paralel yapının teşkilatlanmasını anlattığı Köstebek isimli bir kitap üzerinde de çalmaktadır.
Hablemitoğlu, “Köstebek” kitabını tamamlayamadan 18 Aralık 2002’de fail-i meçhul bir suikasta kurban gider.
***
Ölümünden sonra tamamlanmadan yayınlanan “Köstebek” kitabının önsözünde Hablemitoğlu, ezber bozan, çoğu siyasetçi ve bürokratları zan altında bırakan önemli tespitlerde bulunur:
“İşte “Köstebek” adlı bu çalışma, içinde bulunduğumuz kapkara dönemde, devletimizin altının nasıl oyulduğunun, nasıl zaafa düşürüldüğünün binlerce örneğinden sadece birine ışık tutuyor: Türk Devleti'nin istihbarat birimlerine sızmış, kadrolaşmış fethullahçıları!..
Şeyhleri A.B.D.'de yaşayan, ancak kendi ülkesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanan; C.I.A., MI6 ve BND gibi yabancı ülke istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin, asli görevi kendileri ile mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilir ki? “Köstebek”, bu ihanet öyküsünün adıdır…
Siz, hiç fethullahçıları devlete karşı bir tehdit olarak algılayan, şikâyet eden ya da onlarla uğraşan bir PKK'lı, Brüksel ya da Köln merkezli bir terörist ya da bir TÜSİAD üyesi ya da bir siyasal parti lideri ya da bir ikinci cumhuriyetçi ya da bir azınlık mensubu ya da misyoner ya da Hükûmet üyesi ya da bir Başbakan gördünüz mü?..
Nitekim, fethullahçıları kontrespiyonaj kapsamında iç ve dış tehdit odağı olarak tanımlayan ve mücadele konsepti geliştiren gelmiş-geçmiş bir İçişleri Bakanı, bir Emniyet Genel Müdürü ve bir M.İ.T. Müsteşarı da göremezsiniz, gösteremezsiniz!..
Önünüzde iki tercih vardır; ya çoğunluğun yaptığı gibi bu çelişkiye karşı başınızı çevirir, farketmemiş gibi yaparsınız veya risk üstlenerek araştırmaya ve mücadeleye başlarsınız!”
***
Hablemitoğlu kimdir?
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu; Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında alan çalışmaları olan, Türkiye’de ve yurt dışında faaliyet gösteren bölücü terör örgütleri ve Alman vakıfları üzerine araştırmalarıyla tanınan, istihbarata ilgi duyan siyaset bilimcisi bir akademisyen.
Hablemitoğlu, kız çocuklarına Kanije ve Uyvar ismi verecek kadar Türkçü, üniversitede eğitim dalı olarak ‘Atatürk ilkeleri ve devrim tarihi’ni seçecek kadar da Atatürkçü... (Kanije, Osmanlı devletinin en batıdaki kalesi… Uyvar, Osmanlı’nın en kuzeydeki kalesi)
Kızının CHP’nin kayıtlı üyesi olduğu bilinen Hablemitoğlu’nun, ölümünden bir yıl önce kendinin de CHP’ye üye olduğu söylenmektedir.
***
FETÖ’den sorumlu siyasetçi ve bürokratlar!..
Hablemitoğlu, “Siz, hiç fethullahçıları devlete karşı bir tehdit olarak algılayan, şikâyet eden ya da onlarla uğraşan bir siyasal parti lideri ya da bir ikinci cumhuriyetçi ya da bir azınlık mensubu ya da misyoner ya da Hükûmet üyesi ya da bir Başbakan gördünüz mü?..
Nitekim, fethullahçıları kontrespiyonaj kapsamında iç ve dış tehdit odağı olarak tanımlayan ve mücadele konsepti geliştiren gelmiş-geçmiş bir İçişleri Bakanı, bir Emniyet Genel Müdürü ve bir M.İ.T. Müsteşarı da göremezsiniz, gösteremezsiniz!..” tespitleriyle FETÖ’den sorumlu siyasetçi ve bürokratları, şahıs olmasa da kurum olarak adres gösteriyor.
Hablemitoğlu’nun işaret ettiği siyasetçiler içinde AK Partililer olmadığı gibi suikasta kurban gidişi de AK Parti iktidarından önce.
Ne gariptir ki, bu terör örgütü yapının teşkilatlanmasında, devletin kılcal damarlarına kadar sızıp yargıdan emniyete kadar devletin bütün kurum ve birimlerinin bilfiil işgalinde AK Parti’nin bir dahlinin olmadığı bilindiği halde, iktidar muhalifleri ve geçmiş siyasetçilerin sözcüleri “Ak Parti, bu terör örgütü yapılanmasını 17-25 Aralık’dan önce bildiği halde niçin tedbir almadı” diye suçlama kampanyası başlattıkları görülüyor.
AK Parti’den önceki iktidar mensupları ve bürokratlar sorgulanmadan böyle bir suçlamaya kalkışmak; esas suçluların açığa çıkmaması için hedef saptırmaktır!
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Hükümetin FETÖ ile mücadeledeki samimiyeti ve gayreti bilindiği halde, onların bu sahada samimi olmadığını iddia etmek, bilgisizlik ve gaflet değilse; samimiyetsizliktir, art niyettir.
Ancak, nasıl ki istihbarat ve emniyet birimlerinde temizlik yapılmadan onların tespiti ve yakalanmaları, yargıda temizlik yapılmadan adil yargılanmaları mümkün değilse, siyasî ve idarî kadrolarda temizlik yapılmadan da sağlıklı FETÖ temizliği mümkün değildir.
***
Siyasette temizlik olmazsa olmaz!..
FETÖ’nün siyasi ayağı temizlenmemden, fetöyle mücadele sağlıklı ve kesin çözüm muhaldir.
Bu temizlik sadece AK Parti’de değil bütün siyasî partilerde yapılmalıdır. Ve bunu yapacak olan da bu iktidardır.
Ancak AK Parti, kendinden önceki FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklı siyasetçi ve bürokratları sorgulayabilmek için öncelikle kendi içindeki irtibatlı ve iltisaklı siyasetçi ve bürokratları temizlemek zorundadır.
Siyasette temizlik yapılmaz, hatta geciktirilirse bu iş çok sulandırılır, içinden çıkılmaz hale gelebilir.
Olan, ezilen ve mağdur olan alttaki garibanlar olur… Bu örgütten beslenen, menfaatleşen, köşeyi dönen, varlıklarına varlık katan cemaatçi olsun siyasetçi ve bürokrat olsun, tavandakiler sefalarını sürmeye devam eder.
Netice itibariyle fatura da AK Parti’ye, hatta doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kesilir!
“Düşmanınızın zayıf yönlerini kendi avantajınıza kullanın. Öte yandan düşmanınız çok güçlüyse, geri çekilin ve onu fethedeceğiniz gün yeniden harekete geçin.” (Atttila)
Vesselam…
13 Haziran 2017 / 18 Ramazan 1438
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)