“Yüksek mevkiler, her eşyayı büyülten bazı camlar gibidir. Bu mevkilerde bütün kusurlar olduklarından daha büyük görünür.” (Fenelon)
Erdoğan’ın zor tercihi!..
Türkiye’nin ana gündemi cumhurbaşkanlığı seçimi…Cumhurbaşkanını halk seçecek ama adayın kim olacağı Erdoğan’ın iki dudağı arasında!Her ne kadar aday olabilecek olanlar Anayasa’da açıkça yazılmış olsa da. “Liderlik” böyle bir şey olsa gerek. Bu, bir Allah vergisi… Herkese nasip olmaz!Erdoğan hükümette ve partide bugüne kadar hep tek adam oldu…Hükümet üyeleri bakanlar önemli icraatlarını ilk defa açıklarken; “Başbakan’ımızın talimatıyla…” diye söze başlıyorlar…Ak Parti yetkilileri partinin bir kararını açıklarken; ilk cümlede “Genel Başkanımızın talimatıyla…” deme ihtiyacı hissediyorlar.Öyle ki “sanki hükümet üyeleri yalnız başlarına bir şey yapamıyor, başbakanın talimatıyla hareket ediyorlar, partinin icra kurulu ve MKYK heyeti sanki Genel Başkanın bilgisi ve talimatı olmadan karar alamıyor veya fikir üretemiyorlar” gibi bir algı oluştu.Gerçek tabiî ki böyle değildi… Bakanlar sahalarında çalışıyor, projeler geliştiriyor, fikir üretiyor, başbakana sunuyor, kamuoyuna başbakanın fikriymiş gibi açıklıyorlardı. Keza aynı metot partide de uygulandı. Fakat kamuoyundaki kanaat böyle olmadı.Bu, “güçlü liderlik ve başkanlık” için belki de bu gerekliydi. Nitekim etkili de oldu.Artık herkes biliyor ki; Ak Parti yok, Erdoğan var! Hükümet yok, Başbakan var! Başbakan veya Genel Başkan ne derse, o olur!Bugüne kadar bunun bir mahsuru da olmadı. İstikrarlı bir parti ve hükümet için çok da güzel oldu.Amma… Ya Erdoğan’dan sonra ne olacak?..Eğer gelecek başbakan veya genel başkan onun yerini dolduramazsa…Hele hele Erdoğan’ın şahsında Ak Parti’ye verilen halkın desteği geri çekilirse…Bunun neticesinde Türkiye’deki mevcut istikrar ve huzur bozulacak olursa…Dünya Müslümanlarının ve ezilen mazlumların umutları sönecek olursa; bunun sorumluluğunu kimler, nasıl taşıyacaktır?Bu mes’ele artık Erdoğan’ı aşmış durumdadır. Bundan sonra Erdoğan yalnız başına hiçbir mevzuda karar alamaz veya veremez! Hele hele nefsanî düşüncülerle hiç hareket edemez!Muhtemelen bu sorumluluk ve düşünceyle olmalı ki günlerdir, haftalardır istişareler devam ediyor.Mes’ele; Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olup olmayacağı veya kimin olacağı değil, Erdoğan sonrası Ak Parti’nin ve Türkiye’nin nasıl olacağıdır.Efendim, Ak Parti ile Türkiye aynı kefede mi değerlendirilir? Ak Parti demek Türkiye mi demektir?Evet, bugün gelinen noktada, Ak Parti’nin dağılması, Ak Parti’deki istikrarsızlık, Türkiye’nin hatta bölgenin istikrarsızlığı demektir!Başkanlık sistemi olmaksızın Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması halinde Ak Parti’nin durumu ve geleceği Demirel ve merhum Özal’ın cumhurbaşkanı olmasıyla partilerinin dağılmasına benzemez.Anavatan ve Demokrat Parti’nin dağılması ve tasfiyesi Türkiye’ye belki pek bir şey kaybettirmemiştir ama Ak Parti’nin bugünkü ortamda dağılması memlekete ve millete çok şey kaybettirir.Alternatif adaylar…1- Erdoğan; Cumhurbaşkanı.. Gül; Başbakan..Abdullah Gül milletvekili oluncaya kadar geçiş sürecinde Başbakan; Bülent Arınç..Bu formül; “Cumhurbaşkanlığını ilk defa halk seçecek olması, Başbakanın ilk defa cumhurbaşkanlığına aday oluşuyla alakalı denenmiş bir usulün olmaması, Erdoğan’ın aday olması halinde başbakanlıktan istifasıyla alakalı amir bir hükmün bulunmamasına rağmen (belediye başkanlığı adaylıklarından nezaketen bakanların istifa ettirilmeleri gibi) başbakan ve hükümetin istifası tartışmasının başlayacağı, Erdoğansız partinin geleceğinin belirsizliği…” risklerini beraberinde taşımaktadır.2- Bülent Arınç veya Ahmet Davutoğlu; Cumhurbaşkanı… Erdoğan; Başbakan..Güçlü bir Türkiye ve istikrarlı bir bölge için cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamlarının uyumlu çalışmasına ihtiyaç vardır.Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminde başbakanla bir uyumsuzluk yaşanmadı.Lakin Erdoğan’ın (bazıları Ak Parti’nin dese de!) tensibiyle seçilmiş bir cumhurbaşkanıyla başbakan Erdoğan daha da uyumlu bir çalışma dönemi geçirebilir.“Güçlü lider” sistemine geçiş…Cumhurbaşkanlığı seçimleri akabinde başkanlık sistemine geçişle alakalı hukuki çalışmalar başlatılmalı…Cumhurbaşkanlığı makamında başbakanın yetkilerini de kullanan bir liderlik sistemi mi?..Başbakanlık makamında cumhurbaşkanlığı yetkilerini de kullanan bir liderlik sistemi mi?!İster cumhurbaşkanlığı, ister başbakanlık makamında olsun, önemli olan liderin güçlü olması!Erdoğan; şu anda güçlü bir lider profili çiziyor. Liderliği de tartışılmıyor.Erdoğan’ın şahsında “güçlü başbakan”, gücünü hukukî düzenlemelerden almıyor.“Güçlü başbakan” hukukî düzenlemelerle de takviye edilebilir.Liderin sağlığında lider arayışı…Tasavvufta şeyhin sağlığında, ondan sonra kim şeyh olacak, “posta kim oturacak” tartışması yapılmaz.Aynı zamanda devlet başkanı olan Peygamber (s.a.v) Efendimizin sağlığında da O’ndan sonra “lider kim olacak” tartışması yapılmamıştı.Gerçek liderlerin sağlığında da ondan sonra “kimin lider olacağı” tartışması olmamıştır.Günümüzde “gerçek lider” sıfatına haiz Erdoğan’ın sağlığında da ondan sonra “kimin lider olacağı” tartışması da (bazı çatlak seslere rağmen) anlamsızdır.Lakin demokratik sistem içinde fiilî durumla hukukî durum uyumsuzluğu da göz ardı edilmemelidir.Rahmetli Erbakan Hocanın siyasî yasaklı olduğu dönemlerde fiilî liderliğiyle parti genel başkanı (hukukî lider) arasında yaşanmış tatsızlıklar unutulmamalıdır.Keza merhum Özal ve Demirel’in cumhurbaşkanlığı dönemlerinde hukukî parti başkanları karşısında partide etkili olamayışları hafızalardan silinmemiştir.Erdoğan; lider gibi liderdir… Sağ olduğu müddetçe lider kalmalıdır. Liderlik gücü zaafa uğratılmamalıdır.Vazife ve sıfat değişikliği liderlik vasfını değiştirmemeli.Ak Parti’de 3 dönem kararının değiştirilmemesi isabetli olmuştur.Ancak lider Erdoğan için istisna getirilmelidir. Lider için bu kuralın geçerli olması anlamsızdır.“Makam hırsı, insanların başlıca dürtüsüdür. Yükselme ümidi oldukça, herkes liyakatini göstermeye çalışır; fakat bir kere en yüksek dereceye vardıktan sonra da, rahattan başka bir şey düşünülemez.” (Napolyon)Vesselam…04.05.2014
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.”(Yusuf Has Hacip)