“Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun.” (Hz. Mevlana)
Erdoğan-Arınç Polemiğinin Perde Arkası!..
Tayyip Erdoğan-Bülent Arınç; her ikisi de merhum Erbakan Hocanın siyaset mektebinde yetişmiş, tecrübeli siyaset ve devlet adamları…İkisi de güzel hatip, samimi dava adamı ve 40 yıllık dost…Bülent Bey konuşurken kelimeleri itinayla seçer, yanlış anlaşılmalara sebep olacak kelimelerden kaçınır.Peki, ne oldu da Başbakanla bir meselede fikir ayrılığına düştüklerini (ilk defa!) kamuoyuna açıklama ihtiyacı hissetti?Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü sıfatıyla Başbakanla ikili görüşme fırsatı bulamıyor da mı fikirlerini basın önünde anlatmak zorunda kaldı?!..Oysaki geçmişte de Başbakan Erdoğan’ın Arınç’ın sözlerini tekzip mahiyetinde konuşmaları olmuştu. Özellikle Gezi eylemleriyle alakalı daha ilk günlerde (Başbakan yurt dışında iken) farklı beyanatları basına yansımıştı.O tarihte (Haziran 2013) rahatsızlığını basınla paylaşmayı uygun görmeyen Sayın Arınç bugün ise; “Ben de sadece bakan değilim. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim, ben çok şeyi temsil ediyorum. Benim yıpranmamam, hiçe sayılmamam lazım… Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir.”gibi bir konuşma yapmayı mahsurlu görmemektedir.Acaba Arınç’ı böyle konuşmaya sevk eden sebep ne olabilir?Başbakanın yurtdışı seyahat programları aylar öncesinden bilinmiş olmalı. Daha önceleri Başbakanın yurtdışına çıkışlarında Başbakan Vekilliğini üstlenen Arınç’ın bu defa, Başbakanla aynı zamanda yurtdışına çıkması bir tesadüf olabilir mi?Sebep ne olursa olsun ortada önemli mevzuda bir fikir aykırılı ve iletişim eksikliği olduğu görülüyor.Zaten iletişim eksikliği de o önemli mevzunun görüşülmek istenmemesinden kaynaklanmış olabilir.Genel seçimlere daha zaman varken, Bülent Beyin siyaseti bırakacağını açıklaması da daha önemli sebeplerin olduğunun işareti gibi…Bülent Bey“Benim yıpranmamam, hiçe sayılmamam lazım”diyor.Peki, bugüne kadar sadece Bülent Bey mi yıprandı veya hiçe sayıldı?Keşke bu ifadeleri başkaları yıpranırken veya hiçe sayılırken kullanmış olsaydı!Her ne ise, iş tatlıya bağlandı. Fitnecilere fırsat verilmemiş oldu.Kaldı ki 40 yıllık dava arkadaşlığının bir sözle biteceğini bekleyenler, dava arkadaşlığını ve dostluğu bilmeyenlerdir.Devlet idaresinde ve siyasi partilerde bu tür çıkışlar ilk değil. Son da olmayacaktır. Nitekim 22.04.12 tarihli “Başbakana açık mektup” başlıklı yazımızda bu tehlikeye işaret etmiştik:“Her kemalin bir zevali vardır! Büyük devlet adamlarının ve siyasetçilerin en fazla ilgilendikleri konulardan biri de; yıkılan ve tarihten silinen devletlerin çöküş ve yıkılış sebeplerinin araştırılmasıdır.Tarihin tekerrür etmemesi; Tarihten ders alınması ile alakalıdır.Siyaset ve devlet adamlarının ihtiyaç duydukları en önemli danışmanlar; sahasında uzman, gerçek tarihçilerdir!Makam-mevki hırsı veya sarhoşluğu sizde pek görülmedi. Ancak iş yoğunluğu, etrafınızın “siz en iyisini bilirsiniz” diyen (sözde) uzman ve yardımcılarla (!) çevrilmiş olma ihtimali, “henüz olmamış hadiselere fetva verilmez”, “sakın ha… Olumsuz düşünen olumsuz görür. Olumsuz ihtimaller gündeme taşınmamalıdır” gibi düşüncelerle “önyargılı hareket etme hastalığı” sizleri bekleyen en büyük tehlikedir!”Arınç bu konuşması sebebiyle tebrik edilmelidir.O değil de başka bir milletvekili böyle bir konuşma yapmış olsaydı, herhalde siyasi günden bugün çok farklı olurdu.Arınç’ın bu serzenişi bazı tedbirlerin alınması yönünden Ak Parti’nin geleceği için hayra vesile olabilir.Esas olan hastalık oluşmadan tedbir almaktır.Teşkilat içinde (kendi toplantılarında) fikirlerini paylaşma imkânı bulamayıp derdini anlatamayanların başka zeminlerde fırsat kollamaları kaçınılmazdır. Herhalde bunlara “git derdini dağlarda anlat” denilmeyecektir!..Öncelikle Meclis Grubunda ve MKYK’da; üyelerin daha fazla fikir beyan etmelerine fırsat verilmelidir.“Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.” (Şems-i Tebrizi) Vesselam…17.11.2013
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.”(Yusuf Has Hacip)