Emniyette ‘Güvenlik’ Zâfiyeti…!

“Senin iyiliğini isteyen kimse, “ yolunda şöyle bir diken var “ diyendir. Yolunu kaybedene iyi gidiyorsun demek şiddetli bir zulümdür.”  (Sadi)

Emniyette ‘güvenlik’ zâfiyeti…!

Türkiye’de çok güzel şeyler oluyor… Bu güzelliklerden Emniyet Teşkilatımızda nasibini fazlası ile almış gözüküyor. Fazla değil, 10 yıl öncesiyle mukayese edildiğinde hem hizmet kalitesinde, hem de vatandaşa yaklaşımda (hitap tarzında) fevkalade farklılıkları fark etmemek mümkün değil. Trafik polislerinin (sırf ceza(!) kesmek için) kuytu yerlere gizlenip (pusuya yatıp) kontrol yaptığı dönemler; hamdolsun tarihe karıştı! Yine Trafik Polislerinin şoförlere hitaben ‘emredici, etraftakileri de rahatsız edici, yüksek sesli’ anonsların yerine; ‘lütfen..’li  nezaket ifadelerinin alması, küçümsenemeyecek büyük bir değişiklik! Bir yıl kadar önce idi… Bir ilçe girişinde mutat yol kontrolünde polis memuru arabamıza yaklaştı, nezaketle “bir eksiğiniz var mı? (Ehliyet, sigorta, muayene… v.s.)” diye sordu. “Hayır, bir eksiğimiz yok!” deyince, “O zaman, (plakanızı) merkeze bir sorgulatalım” dedi. Bu, o güne kadar hiç karşılaşmadığımız bir yaklaşım tarzıydı. Şayet bir eksiğimiz olmuş olsaydı, tamamlamak için süre verecek, bizi sorgulatmadan bırakacaktı! Belli ki gaye, ceza kesmek değil, ikaz ve disipline etmek! Kontrolü yapan polisler, daha önce görüştüğümüz ve tanıştığımız memurlar değildiler. Bu, bizlerin şahsına özel bir muamele de değil, genel bir uygulamaydı. Muhtemelen talimat; il Emniyet Müdürlüğünden, belki de Genel Müdürlükten geliyordu! Böyle bir uygulamadan memnun olmamak, Devlet adına, Millet adına sevinmemek nasıl mümkün olabilir? Bu itibarla bu tür uygulamalara imza atan bütün Emniyet birimlerini (polisinden şube müdürüne, İl Emniyet müdüründen Genel Müdüre ve Bakana kadar) tebrik etmek ve teşekkür etmek gerekir… Peki, eksiklikler yok mu? Mademki “insan nisyan ile maluldür”! İnsanın olduğu yerde eksikliğin de olması normaldir. İşte… Valilik önünde ‘güvenlik’ zâfiyeti..! Bayram sonrası, bir dost meclisindeyiz… Sohbet mevzuu; son günlerde Türkiye’nin gündemini meşgul eden terör ve Emniyet Teşkilatının ‘terörle mücadelede başarısı’… Bir misafir dostumuz, gündemle alakalı bizzat yaşadığı bir hadise anlatıyor:  “Valilikte çalışan bir müdür beye küçük bir paket verecektim.  Müdür bey paketi, Hükümet Konağı önündeki polis noktasına (kulübesine) bırakmamı rica ettiler. Ve naylon poşet içindeki paketi, alacak olan müdür beyin ismini söyleyerek nöbetçi polise teslim ediyorum. Nöbetçi polis, ne paketin içindekini biliyor, ne de beni tanıyor! Hiçbir araştırma ihtiyacı hissetmeden paketi alıyor!” Dostumuz hayret içinde devam ediyor: “Aman ya Rabbi… Bu, ne büyük bir ‘güvenlik’ zâfiyeti..! Üstelik emniyet mensuplarına saldırıların arttığı bir dönemde, bu nasıl bir gaflet? Bu, sadece bir polis memurunun gafleti mi, Emniyet Teşkilatının genel bir zaafı mı? Misafir dostumuz hadisenin yaşandığı İlin ismini vermek istemedi… “Bütün Vali ve Emniyet Müdürlerimizi tedirgin etmeyelim” dediğimizde; “Şu veya bu ilin olmasının ne önemi var? Önemli olan; terörün gündemde olduğu, hassas bir dönemde böyle bir hadisenin yaşanmış olması değil mi?” diyor… Bizler de daha fazla ısrarcı olmuyoruz… Polis memuru belki de çok iyi niyetli biri! Ama yaklaşım tarzı çok tehlikeli değil mi? Tedbir almak için illâ acı bir olayın yaşanması mı lazım? Hadiseyi gündeme taşımamızın sebebi: Böyle gafletler neticesi, üzücü büyük olayların önlenmesine vesile olabilmek için ilgili ve yetkililerin dikkatini çekmek! İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün Türkiye genelinde uygulamaya yönelik“mevzuat düzenlemesinin” olmadığını düşünmek bile; zafiyeti kabullenmek olur! O zaman problem; memurun verilen talimata uymamasından mı, yoksa kontrol yetersizliğinden mi kaynaklanıyor? Gerçi, Emniyete ‘emniyet’ hususunda fikir beyan etmek; amiyane ifadeyle “tereciye tere satmak gibi bir şey!” Ama… Yaşananlar da ortada! Bizler ‘haber mobesamıza’ takılanları paylaşıyoruz! Terörle mücadeleye topyekun destek verilmeli..! Son terör eylemleri; terör odaklarının ve maşalarının sanki son çırpınışları gibi… Kurtulma ümidi olmayanlar; “benim kaybettiğim yerde, varsın herkes kaybetsin çaresizliği ile hareket ederler. Esed’in Suriye’de kendi halkına yaptığı saldırılarda da aynı çaresizlik görülmüyor mu? Belki de Esed, Başbakan Erdoğan’ın Suriye politikasının intikamını (!) almak için bu saldırıları organize ediyor olabilir! Terör maşaları eylem için, propaganda malzemesi olabilecek şahıs ve yerleri seçerler. Gayeleri panik yaratmak, iktidar zafiyetine zemin hazırlamaktır. Bu oyun bozulmalı, emellerinin tahakkukuna fırsat verilmemeli… Hükümet terör politikasında (askeriyle polisiyle) başarılı olmalı ki terör odakları ve maşaları rahatsız!.. Bu sebeple; Siyasi ve ekonomik istikrar ve milletimizin huzuru için: ·         Topyekûn işvereniyle işçisiyle, yazarıyla okuyucusuyla milletçe kenetlenmeliyiz!.. Saflarımızı belirlemeliyiz!.. Milletin mi yanındayız, teröristlerin mi? Açıkça belli olmalı! ·         Bütün siyasi partiler, üniversiteler, yayın kuruluşları, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, esnaf ve meslek Odaları ve Birlikleri, ayrı ayrı değil birlikte teröre lanetmesajları yayınlamalı, müşterek mitingler tertiplemeli. ·         Diyanet İşleri Başkanlığı (İl ve ilçe müftüleriyle) hutbe ve vaazlarında sürece katkı sağlamalı. ·         Terör eylemlerinin haberlerinin sunuluşunda propagandaya yönelik üsluptan kaçınılmalı… ·         Bütün milletvekilleri terörle mücadele de müşterek hareket kararı almalı. Bu karara imza atamayan vekiller olursa onları da milletimiz tanımalı! ·         Hükümetin terörle alakalı kararlarına muhalefet edilmesi, terör odaklarının arzu ettiği harekettir. Buna fırsat verilmemeli. Terör üzerinden siyaset yapılmamalı… ·         Muhalefet partileri Hükümetin terörle alakalı kararlarını peşinen desteklediklerini önceden deklare etmeli… Terör eylemlerinde şehit olan bütün mehmedçiklerimize ve sivil vatandaşlarımıza Allah Teâlâ’dan rahmet, yakınlarına ve milletimize sabr-ı cemil, yaralılarımıza acil şifalar niyaz ediyorum. “Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.” (Hz. Mevlana) Vesselam… 26.08.12    

www.giresunaktuel.com’da yazı…

YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN