Tekabbelallahü minnâ ve minküm (Allah Teâlâ bizden ve sizden kabul buyursun!)…
“Ey Nefsim! Seni sen yapan benim., beni de ben yapan sensin. Ya yola gel beraber gidelim ya da yoldan çekil ben Hakk’a gideyim.” (Hz. Mevlana)
***
“Hoş geldin yâ şehr-i Ramazân” diye karşılayıp, korona belası tehdidi altında camilerde cemaatle teravih ve Cuma namazından mahrumiyet hüznüyle bir aydır ağırladığımız kutlu misafirimizi, bir yıl sonra tekrar karşılamak ve kavuşmak ümidi ve duasıyla “elvedâ yâ şehr-i Ramazân” diyerek hüzünle uğurluyoruz…
İdrak edeceğimiz Mübarek Ramazan Bayramımızı da maalesef yine aynı korona belası sebebiyle Bayram Namazını kılamama ve sevdiklerimizle kucaklaşıp bayramlaşamama hüznüyle karşılamaya hazırlanıyoruz!..
**
Ramazan Bayramı; dilini ve kulağını çirkin sözlerden, gözlerini çirkin bakışlardan, el ve ayaklarını kirli işlerden koruyanların, meşru ve helal da olsa nefsinin nice arzularına gem vuranların bayramıdır…
Bu Bayram; oruç nedir bilmeyen, iftar sahur tanımayan, sevemeyen ve sevilemeyen, ikram infak hazzını tatmayan, sadaka, fitre fidye mefhumlarından uzak olanların bayramı değildir.
Bu Bayram; bir ay boyunca haram ve yasaklardan kaçınan, ikram ve infaklarıyla sevindiren ve sevilen, yaptıkları ibadet ve tövbelerle günahlarından temizlenen kullarına Allah Teâlâ’nın bir ikramı, bir hediyesi, bir nimetidir.
***
Bu seneki Ramazan Bayramı öyle bir Bayram ki, İslam tarihinde emsali görülmeyen bir bayram; ne Bayram Namazı var, ne bayramlaşma; ne sıla-i rahim olacak, ne eş-dost ziyaretleri!..
Geçmiş bayramlarda çok sıkça duyduğumuz “Bayramlar dargınların, küskünlerin barışmaları için bir fırsattır… Büyüklerimizi, komşularımızı, akrabalarımızı, eşimizi dostumuzu ziyaret edelim, gönüllerini kazanalım, dualarını alalım, küçüklerimizi sevindirelim” vaaz ve sohbetlerini bu bayramda maalesef duyamayacağız… Bayramların sevinç ve neşe günleri olduğundan söz edilmeyecek ve de maalesef yaşanamayacak!.. Belki en hüzün verici olanı da; ayrı mekânlarda oturan evlatlar, anne ve babalarının ellerini öpemeyecek, anne ve babalar evlatlarını kucaklayamayacak!
***
Ancak madden ve manen bütün bu olumsuzluklara rağmen öyle inanıyoruz ki, bu imtihan dünyasında hiçbir şey (sebepler ne olursa olsun) Cenab-ı Hakkın iradesi dışında vukua gelmemektedir…
Dolayısıyla bu maddî ve manevî mahrumiyet hallerinin de Müslümanlar için ilahî bir imtihan olduğuna ve neticesinin de her hâlükârda hakkımızda hayırlı olacağına inanıyoruz…
Zira Camilerde cemaatle Bayram Namazı olmasa da, ikili kucaklaşma ve bayramlaşma olmasa da bayram, bayramdır… Bayram günlerinin ilahî feyz ve bereketi tecelli etmektedir.
***
Ne mutlu Şehr-i Ramazân’ı lâyıkı veçhile ağırlayıp uğurlayanlara!
Ne mutlu ‘Ramazan Mektebi’nin müdavimi olup iyi derece ile mezun olanlara!
Ne mutlu Ramazân’ın rahmetinden, bereketinden istifade edip af olunmuş olarak Bayram’a kavuşanlara!
Ne mutlu bayramda bizlerden beklenti içinde olanlara beklediklerini ikram edenlere!
***
Bayramlar hüzün ve sıkıntıların, neşe ve sevinçlerin paylaşıldığı günlerdir… Bütün bu olumsuz şartlara ve fiziki mahrumiyetlere rağmen teknolojinin imkânlarından istifade ederek hal hatır sormalar, dert ve sıkıntı dinlemeler, neşe ve sevinçlere ortak olmalar inşallah devam edecektir ve etmelidir!..
***
Cana cefa kıl ya vefa
Kahrın da hoş, lutfun da hoş,
Ya derd gönder ya deva
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Hoştur bana senden gelen:
Ya hilat-ü yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken..
Kahrın da hoş lutfun da hoş.
Gelse celâlinden cefa
Yahut cemâlinden vefa,
İkisi de cana safa:
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Ağlatırsın zari zari,
Verirsen cennet-ü huri,
Layık görür isen nari,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Gerek ağlat, gerek güldür,
Gerek yaşat gerek öldür,
Âşık Yunus sana kuldur,
Kahrında hoş, lutfun da hoş
(Yunus Emre)
***
Ramazan ayı boyunca sırf Allah rızası için açlığa ve susuzluğa sabredip 30 gün oruç tutan, ihtiyacı olanlara merhem, çaresizlere çare olan, dilini ve kulağını çirkin sözlerden, gözlerini çirkin bakışlardan, el ve ayaklarını kirli işlerden koruyan, meşru ve helal da olsa nefsinin nice arzularına gem vuran mümin ve mümine kardeşlerimize sonsuz selâm ve Ramazân Bayramı mübarek olsun..
***
Tekabbelallahü minnâ ve minküm (Allah Teâlâ bizden ve sizden kabul buyursun!)…
Gaferallahü lenâ ve leküm (Allah Teâlâ sizi de, bizi de bağışlasın!)
***
Ey hilm sahibi Allah’ım, ey kullarına muamelesi yumuşak olan Rabbim!.. Bu mübarek Ramazan Bayramı günlerini bizlere bereketli kıl… Ramazân’da elde ettiğimiz güzel manevi kazanımlarımızı gelecek Ramazân’a kadar devam ettirmeyi bizlere nasip eyle!
Yâ Rabbi! Bu bayramın başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere âlem-i İslâm ve insanlık için hakikî anlamda bir bayram olmasını, maddi ve manevi bela ve musibetlerden kurtulmuş olarak sevince dönüşmesini nasip eyle!
***
“Namaz camiden çıkınca, Hac Mekke’den dönünce, Ramazan Oruç bitince başlar.” (Necip Fazıl)
Vesselam…
23 Mayıs C.tesi 2020 / 30 Ramazan 1441
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)