Geminin dibi delinirken seyirci mi kalalım!..
“Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.” (Enfal. 25)
Saygı duyulmadığın yerde oturma!
Hesabilerin hasbî maskeleriyle dolaştığı, haliyle hasbîlerle hesabîlerin ayırt edilemez olduğu…
Bazı horozların güneşin kendileri yüzünden doğduğunu zannettiği…
Okuma ve anlama özürlü, ehliyetsiz ve kifayetsiz kişilerin makam ve mevkileri işgal ettiği…
Aynı masada aynı tabakta sarma yiyen iki amanın karşısındakine neden sarmaları çift çift yiyorsun misalinde vurgulandığı gibi; kişilerin kendinden başkasını kendi gibi gördüğü bir devirde; konuşmak da zor, yazmak da.
***
Bazı dostlar dediler ki: “Ağabi iyi yazıyorsun, güzel yazıyorsun da kaleminin ucu biraz fazla sivri. Özellikle ayni siyasî görüşü paylaştığın kişiler, doğruyu da, gerçeği de yazsanız, onların kamera kayıtlarında görülen resimlerini aynen paylaşmış olsanız da sizin yazılarınızdan rahatsızlar. Belki saygılarından dolayı size bir şey söyleyemiyorlar. Hiç değilse sular duruluncaya, bulutlar dağılıncaya kadar, her doğru her yerde ve her zaman söylenmez prensibinden hareketle (yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermeme adına) biraz siyasî yazı yazmasanız, yorum yapmasanız olmaz mı?”
***
Madem öyle. Hem ben de biraz istirahat ederim, dedim ve birkaç gün hiç yazı yazmadım. Sosyal medya sayfalarını dahi açmadım ve kimler ne yazmış diye de bakmadım.
Lakin bu sükûtum fazla sürmedi. Bu defa içimden bir ses: “Sen ne yapıyorsun?.. Hani sen hakkı söylemiyor muydun, doğruları yazmıyor muydun? Birileri rahatsız olacak, ya da rahatsız oluyor diye hakkı söylemekten geri mi duracaksın? Zaten onlar senin gibilerin susmasını istemiyorlar mı? Sen susarsan onların ekmeğine yağ sürmüş olmaz mısın?” beni ikaz etti!
***
Bugüne kadar parayla ve talimatla yazı yazmadım, para için yazı yazmadım… “Acaba birilerini rahatsız olur mu” endişesiyle yazdığım bir yazıyı yayınlamaktan vazgeçmedim.
40 yılı aşkın siyasî hayatımda elhamdülillah siyasetten nemalanmadım.
İnandığım davanın neferi oldum. Kimsenin adamı olmadım.
Mukaddes değerleri ve mefhumları süfli emellerine alet etmek isteyen makam ve mevki düşkünü hesabilerin daima karşısında oldum.
***
Duydum ki birileri bu arada yüzüme söylemekten kaçınmış gıybetimi yapmış… Benim gibi bir acizden korkmuş ama Allah’tan korkmamış!..
Pek de önemsemedim… Herkes fıtratının gereğini yapacaktır, dedim.
Bugüne kadar edindiğim tecrübem: Dinlenmediğin yerde konuşma, saygı duyulmadığın yerde oturma, bir iki defa tıklattığın kapı açılmıyorsa o kapının önünde durma.
***
Hz. Ali ne güzel söylemiş: “Sana rağbet ve muhabbeti olan kişiye rağbet etmemen, nasibinde noksana düşmendir. Senden hoşlanmayana rağbet etmense alçalmandır.” Sanki tam da bugünün insanlarını tarif etmiş.
***
Geminin dibi delinirken seyirci mi kalalım!..
Bir hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), çok beliğ bir üslupla yaşadığımız dünyayı bir gemiye, bütün insanları da bu gemide yol alan yolculara benzetir.
Yolcular kendi içlerinde iki kısma ayrılır. Bir kısmı Allah’ın koymuş olduğu sınırları gözeten ilim, irfan, akıl ve erdem sahibi insanlar; diğer kısmı ise bu sınırları çiğneyen, heva ve arzularına esir düşmüş, hürriyeti başıboşluk ve sorumsuzluk olarak telakki eden, sonu hem kendisinin hem de insanlığın felaketi olacak bir hürriyet anlayışına sahip olan kimselerdir.
Gemi hareket etmeden önce bu iki grup insan kura ile gemide yolculuk yapacakları yerleri belirlemiş, birinciler üst kısımda, ikinciler ise alt kısımda yerlerini almışlardır. İlahî rotada seyreden gemi, tam denizin ortasına vardığında aşağıdakiler güya yukarıdakileri gidip rahatsız etmemek gibi masumane görünen bir bahaneyle su ihtiyaçlarını gidermek için geminin dibini delmek isterler.
İşte bu hâl karşısında yukarıdakiler bütün insanlığın ortak malı olan bu geminin delinip su almasına mani olmadıkları takdirde yukarıdakilerle aşağıdakiler hep birlikte helak olacaktır. Ancak önlerine durup hikmetli bir yolla engel oldukları zaman sadece kendileri değil aşağıdakiler de batmaktan kurtulacaklardır. (Buhari: Şeriket 6; Şehadet 30, Tirmizi:Fiten 12)
***
“Anladım ki insanlar: Susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki biz istediğimiz kadar hayatımızdalar. Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!” (Şems-i Tebrizi)
Vesselam…
01 Aralık 2018 / 23 Rebiul’evvel 1440
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)