Din görevlisi mi diyanet görevlisi mi?!..
“Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.” (Hz. Mevlana)
Her yıl 1-7 Ekim tarihleri arası (1986’dan 2003 yılına kadar “Camiler Haftası”, 2003 yılından itibar de) “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanıyor.
33 yıl öncesine göre (gerek artan nüfus gerekse yerleşim yerlerinin gelişmesiyle) camilerimizin sayısında bir hayli artış olmuştur. Yeni camilerin inşası yanında (özellikle vakıflar eliyle) tarihi camilerimizin restoresinde de büyük gelişmeler oldu.
***
Ne hazindir ki cami ve din görevlileri sayısının artmasına rağmen bu süre içerisinde maalesef cami cemaati sayısında bir gelişme olmamış, aksine azalma olmuştur.
Mesela eskiden Ramazan’da teravih namazlarında Cuma namazlarındaki gibi cemaat camilerin dışında namaz kılardı. Son yıllarda ise teravih namazlarındaki cemaat sayısı normal yatsı namazlarındaki seviyeye gerilemiştir!
***
Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl yeni bir sloganla (tema ile) kutlama etkinliklerini yapıyor. Bu yılın teması “Cami ve Hayat”…
Her etkinlik mutlaka faydadan hali değildir. Ancak 1986 yılından buyana (33 yıldır) yapılan bu hafta kutlamaları neticesinde acaba ne değişti ki bundan sonraki kutlamalarda de ne değişecek diye merak ediyoruz!
Camiler haftası, söylem ve sloganlardan ziyade hiç değilse geçmiş yıllara nazaran her yıl iz bırakacak bir eyleme dönüşmeli. Bir farkındalık oluşturulmalıdır.
Mesela bu yılın farklılığı hiç değilse;
- Her vilayete (Edirne’de Selimiye ve Ankara Külliye’de Millet Camii gibi) bir selâtin camii, bir Millet Camii kazandırmak olmalıdır.
- İmam-Hatiplik ve müezzinlik sıfatları (memurluk sıfatlarının dışında) aslî anlamlarına kavuşturulmalıdır
***
Cemaat varsa camiye ihtiyaç var!..
Cemaat yoksa camiye ne gerek var?
Camiler haftası münasebetiyle cami cemaati de gündeme gelmeli...
Cami cemaatinin gündeme gelmesi demek; cemaatin camiyle ve cami görevlileriyle münasebetinin gündeme gelmesi demektir.
“Camiler ve Din Görevlileri Haftası” ismi; “Camiler, Din Görevlileri ve Cemaat Haftası” olarak değiştirilebilir.. Hatta “Din Görevlileri” ismi de revize edilmelidir.
Mesela “Din Görevlileri” yerine “Din Gönüllüleri” daha münasip olmaz mı?
***
Din görevlisi mi, diyanet görevlisi mi?..
Ne demek din görevlisi?.. Dinin görevlisi mi olur?
Bir teşkilatın, bir müessesenin, bir caminin temizlik görevlisi, emniyet görevlisi, hizmet görevlisi olur...
Peki dinin görevlisi olur mu?
Biz Müslümanlar, din deyince İslâm dinini anlıyoruz…
Zira Allah öyle emrediyor: “Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır...” (Âli İmrân, 19)
O zaman din görevlisi demek haşa İslâm'ın görevlisi mi demektir?.. Hani İslâm’da ruhbanlık sınıfı yoktu!..
Kaldı ki Diyanet Teşkilatının dışında teşkilata bağlı olmayan İslâmî sahada hizmet veren nice gönüllü âlimler, ilahiyatçı hocalar var… Onlara ne diyeceğiz?
Dinî sahada hizmet veren bir hoca efendinin “din görevlisi” sıfatını taşıması için illâ Diyanet Teşkilatında kadrolu mu çalışması lazımdır?
Din görevlisi(!) olmak Diyanet Teşkilatının tekelinde mi demektir?
***
Cemaatini tanımayan görevliler sorgulanmalıdır!..
Mesela nasıl ki, devamlı müşterisinin ismini bilmeyen bir esnaf…
Daimi hastalarının ismini bilmeyen, ona ismiyle hatip etmeyen bir doktor…
Mükellef ve müvekkilinin ismini bilmeyen ve onlara isimleriyle hitap etmeyen bir mali müşavir ve avukat düşünülemiyorsa; değil sair vakitlerde, özellikle Sabah ve Yatsı namazlarının müdavimi cemaatini tanımayan, onlara isimleriyle hitap edemeyen cami görevlileri de düşünülemez!.. Acaba gerçek böyle mi?
Özellikle Sabah ve Yatsı namazlarının müdavimi cemaatiyle tanışan, onlara ismiyle hitap edebilen acaba kaç dinî hizmet görevlisi vardır?
33 yıldır camiler ve din görevlileri haftası kutlanırken bu soruya tatmin edici bir cevap verilemiyorsa; esas bunun sebeplerinin ve sorumlularının sorgulanması gerekmez mi?
***
“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı doğdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder.” (Tevbe, 18)
Vesselam…
04 Ekim 2019 Cuma / 05 Safer 1441
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)