Bugün Duâ Günü…
“Çalışmadan duâ eden, silâhsız harbe giden gibidir.” (Hadis-i Şerif/Deylemi)
Bugün milletin günü…
Bugün benim, senin, bizim ve sizin; hepimizin günü!
Bugün seçmenin günü…
Sen ve ben, her birimiz; 80 milyonluk milletimizin birer ferdiyiz.
Sen ve ben, her birimiz; 55 milyonluk seçmenden biriyiz.
***
Bugüne kadar hep siyasetçiler konuştu… Hem de çok konuştu.
Bugün konuşma sırası bende ve sende, hepimizde!
Bugün ben ne diyorsam o olacak!.. Sen ne diyorsan o olacak!
Ve bizim sözlerimiz nihai karar olacak!
Elhamdülillah ben bir Müslüman’ım…
Kararımı verirken; siyasetçilerin propaganda sürecinde yaptıkları konuşmaları yaşım itibariyle bugüne kadar yaşadığım ve şahit olduğum tecrübelerle harmanlayarak değerlendirmeye çalıştım… “Müslüman her söz ve fiilinde İslamî ölçüler içinde hareket etmelidir” prensibini rehber edindim.
“Demokrasilerde söz de milletindir, karar da milletindir” diyenler, azim milletimizin bir ferdi olarak bugün benim de sözümü dinleyecekler, benim kararıma da saygı duyacaklar!
***
Bugün Duâ Günü…
Duâ; mu’minler için manevi bir sığınak, yardım, moral ve güç tazeleme kapısıdır.
Duâ; maddi hastalıklara zemin hazırlayan stres, sıkıntı ve dertleri yok eder.
Duâ; insanı görünür görünmez kaza, bela ve musibetlerden korur…
Zorlukları yenme ve işlerde başarılı olmanın yolu duâdan geçer.
Ancak sözlü duâdan önce fiilî duâda bulunmalıyız!..
Fiilî duâ; insanın sözlü olarak Allah’tan istediği şeyin zeminini hazırlaması ve Allah’ın koyduğu kanunlara (dine ve sünnetüllâha) uyması demektir.
Faraza, çocuk sahibi olmak isteyen bir kimsenin evlenmesi;
Bir sınavda başarılı olmak isteyen kimsenin sınava iyi hazırlanması;
Tarlasından, bağından ve bahçesinden bol ürün almak isteyen kimsenin bağına, bahçesine ve tarlasına iyi tohum ekmesi ve iyi bakması, gerektiğinde sulaması ve gübrelemesi gerekir.
Evlenmeden çocuk sahibi olmayı, sağlık kurallarına uymadan sağlıklı kalmayı, çalışmadan zengin olmayı, iyi hazırlanmadan bir sınavda başarılı olmayı, gerekli emeği harcamadan bol ürün almayı istemek sünnetüllâha aykırıdır.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Çalışmadan duâ eden, silâhsız harbe giden gibidir.”
Peki, “Ya Rabbî, seçimleri hakkımızda hayırlı eyle!” diye, duâ edenler, seçimlerin hayırlı olması için beşer planında yapması gerekenleri yapmamış, Allah’ın (c.c) verdiği aklı o istikamette kullanmamış, üstelik araştırmadan şu veya bu sebeple hareket edecek olsalar, bu duânın ne ehemmiyeti olacaktır?
Evet, seçimlerin hayırlı olması için beşer planında yapılması gerekenleri yaptıktan sonra irademiz dışındaki gelişmelerin hayırlı sonuçlanması için duâ edelim!..
***
Kıssalardan hisseler…
İmam Gazali’den lidere nasihatler…
İmam Gazali, Selçuklu Sultanı Melikşah’ın oğlu Sultan Muhammed Tabar’a nasihatlerinde der ki;
“Şunu kesin olarak bil ki, Allah (c.c) insanlar içinden iki grubu seçkin yaratmıştır: Bunlar, peygamberler ve devlet adamlarıdır.
Allah (c.c) peygamberleri, kullara, Yüce Allah’a nasıl kulluk yapacaklarını öğretmek ve O’nu tanıma yolunu açıklamak için göndermiştir.
Hakkı ayakta tutan sultanlar (yöneticiler) yeryüzünde Allah’ın (c.c) gölgesidir.
Dünyada iki şey insanı bozar: birincisi otorite ve iktidar, ikincisi ise dünya malı…
O zaman üstün kişi nasıl olunacak?
İslam filozofları: “Dinin bekası başkanla, başkanın bekası askerle, askerin bekası mali güçle mümkün olur. Aynı şekilde mali güç, ülkenin bayındır olmasıyla, ülkenin bayındır olması da, adil yönetimle olur.”
***
Mehmet Akif Ersoy’un Mısır hatıralarından…
İstiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Kastamonu Nasrullah Camii kürsüsünde milli birlik ve bütünlüğümüzün ehemmiyetine dair nasihatlerde bulunduğu bir cuma vaazında Mısır'da ikâmet ettiği yıllardaki bir hâtırasını anlatır…
Mısır-ı Ulyada (yukarı Mısır) dolaşıyordum. Orada aklı başında bir Müslümanla görüştüm. Konu siyasete intikal etti, dedim ki:
- Hayret doğrusu, 15 milyonluk Mısır'da çok az bir kuvvet var (Mısır, 1882 yılında İngilizler tarafından işgal edildi ve bu işgal 32 yıl boyunca hiçbir hukukî statüye dayanmaksızın devam etti). Bu kadar az kuvvetle, koca ülke nasıl korunabiliyor.
Cevaben o zât dedi ki:
- O yabancı devlet adamlarından biriyle samimi görüşürüz. Söylediklerinizi ben de düşünmüş ve demiştim ki;
- Günün birinde, mesela Osmanlı Devleti 40 - 50 bin kişilik bir ordu hazırlayarak Mısıra gönderseler ne yaparsınız?
- Hiçbir şey yapamayız. Savunma imkânımız olmadığı için Mısır'larını kendilerine teslim eder çıkarız. Fakat şunu iyi biliniz ki, biz Osmanlılara değil 40 bin kişi, 40 kişi gönderecek kadar fırsat vermeyiz. Ülkelerinde bitmez tükenmez meseleler çıkartırız. Onlar birbirleriyle uğraşmaktan vakit bulup da bir kere olsun Mısır'a bakamazlar.
“Şunu kesin olarak bil ki, Allah (c.c) insanlar içinden iki grubu seçkin yaratmıştır: Bunlar, peygamberler ve devlet adamlarıdır.” (İmam Gazali)
Vesselam…
16 Nisan 2017 / 19 Receb 1438
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)