Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerini değerlendirirken çarpıcı tespitlerde bulunuyor:
“- Siyasi ve sosyal hareketler de kişiler gibidir. Siyasi hareketler de belli aralıklarla kendi içinde muhasebe hesabı olur. Aslında 4 yılda bir de halk bir anlamda sizi bu muhasebeye teşvik eder.
- Acaba halk ile yürüyüşümüzde bir açı mı oluştu? Bu önemli. Nerede eksikler var, bunu anlamanın yollarını bulmak zorundayız.
- 12 yıl süren sürekli bir başarı hikayesinin arkasında aşırı bir özgüven oluşma ihtimali vardır. 12 yıllık güç kullanımında bazı yanlış anlaşılmalar olabilir.
- Genç seçmenleri masaya yatırmamız lazım. Bir anlamda genç seçmen her şeyi bizimle gördü. Kendimizi anlatmakta eksilik varsa bunu çözmemiz lazım. Halkla iletişimde bir yanlış varsa bunu masaya yatırmalıyız.
- 12 yıllık mirasta aksamalar olmuşsa şimdi yenileme zamanı. Bütün teşkilatı yeniden mobilize etme çabamız var.”
Bunlar güzel ve ümit verici tespitler. Lakin “Beraber yürüdüğüm arkadaşlara "sen şunları yapmadın" demem. Bir özgüven kaybına da izin vermem” ifadeleri biraz düşündürücü değil midir?.. %9’luk güven kaybının sebepleri arasında “beraber yürünülen bazı arkadaşların” çok bariz hatta kastî davranışları yer alıyor olsa da mı, onlara “sen şunları niçin yaptın veya şunları niçin yapmadın” denilmeyecek?..
Dava uğruna bütün imkânlarını seferber eden samimi yol arkadaşlarıyla parti ve hükümet imkânlarını şahsî menfaatleri uğruna kullananlar aynı kefede değerlendirilirse bu, haksızlık ve adaletsizliğe prim vermek olmaz mı?
Bu, çalışıp ter dökerek yüksek puan alan talebe ile kopya çekerek yüksek puan alan (üstelik kopya çektiği tespit edilen) talebeyi aynı derecede mükâfatlandırmak gibi bir şey olmaz mı?
***
Alışkanlıkları terk etmek ne kadar zormuş?..
Oruç; bir manada bazı alışkanları terk etmektir… Bu sene Ramazan’a, terâvih namazında yılların alışkanlığını terk ederek başlamış olduk!..
Yıllardır alışılmış usul: Terâvih namazı 4 rekâtta bir selam verilerek kılınıyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu alışkanlığı kırarak Ramazan’a merhaba diyor; Terâvih namazının iki rekâtta bir selam verilerek kılınmasını tavsiye ediyor…
Bu tavsiyeye uygun olarak da İl Müftülüğü Giresun dâhilinde bütün camilerde teravih namazının iki rekâtta bir selam verilerek kılınmasına karar alıyor… Namazı namaz olarak değil de adeta bir Ramazan alışkanlığı olarak gören ve kılan bazıları belki 3-5 dakika camide daha fazla kalma endişesiyle(!) bu uygulamaya tepki gösterebilir!.. Doğru… Her alışkanlığı terk ederken genelde ilk anda tepki gösterilir! Lakin bu uygulama; takdir ve tebrike şayan fevkalade güzel bir uygulama…
Başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere Giresun Müftülüğü ve bütün din görevlilerini sünnete uygun bu güzel karar ve uygulamalarından dolayı tebrik ediyoruz. Böyle güzel uygulamaların devamını bekliyoruz!..
Keşke başta belediyelerimizin öncülük yapması dileğiyle, Ramazan’ı; bazılarının zannettiği gibi “bir eğlence ayı” olma alışkanlığından da kurtarabilsek! Vesselam… 18 Haziran 2015 / 01 Ramazan 1436
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)