“İnsanların en âcizi, insanlardan kardeş edinemeyenidir;Ondan daha âcziyse kardeş edindikten sonra onu yitirenidir.” (Hz. Ali)
Başbakana muhalefet mi?..“Ünlü avukat Petrocelli’nin kaybettiği tek dava...Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu… Futbolcu yakalanmıştı. Ama karısının cesedi ortada yoktu.Duruşma Amerikan filmlerindeki gibiydi… Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu:
"Sayın jüri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Buna az sonra sizler de inanacaksınız… Neden mi? Bakın, şimdi 1'den 10'a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek.. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10..."
Bütün jüri kapıya döndü... Kimse girmedi içeri.. Avukat bir savunma dehasıydı; öldürücü hamlesini yaptı.. "Bakin, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz.. Çünkü
hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız.. İste kararı buna göre vermenizi talep ediyorum.."
Jüri, ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu şekilde sonuçlandı!
Mahkeme çıkısında avukat, bayan jüri başkanına yaklaştı: "10'a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız.. Neden böyle bir karara imza attınız?"
"Doğru" dedi jüri başkanı; "Ben de kapıya baktım, ama müvekkiliniz kapıya
bakmıyordu!..” Gerçekler ayrıntılarda gizlidir!..Lütfen fotoğrafı dikkatle tahlil edelim!..Tarih 26 Mart 2013 Salı… Ak Parti Grup Başkanı, Başbakan R.Tayyip Erdoğan TBMM’de Grupta konuşuyor…Teamüldendir... Partinin bütün milletvekilleri ve partililer Genel Başkana destek için grupta yerlerini alırlar… Gruba gitme imkânı olmayanlar da (özellikle teşkilat mensupları) TV’den konuşmayı takip etmeye gayret gösterirler…A… O da ne?!...Giresun Ak Parti Milletvekilleri (Grup Başkanvekili Nurettin CANİKLİ, Mehmet GELDİ ve Adem TATLI)Giresun’da (aynı gün, aynı saatte) basın toplantısı yapıyorlar!Haliyle teşkilat mensupları ve partililer de Başbakanın grup toplantısını dinlemek yerine milletvekillerinin basın konuşmasını dinlemek zorunda bırakılıyorlar!Giresun İl Teşkilatının 150 kişilik geniş bir salonu olmasına rağmen basın toplantısı dışarıda bir salonda yapılıyor…Toplantıyı İl Başkanlığı yerine Merkez İlçe Teşkilatı organize ediyor…Merkez İlçe Başkanı toplantıyı cep telefonuna mesajla basın mensuplarına ve partililere bildiriyor:“Merkez İlçe Başkanlığınca düzenlenen .... basın toplantısı 26.03.2013 Salı günü saat 12.30 … yapılacaktır. Katılımınız önemle rica olunur…(!)”Milletvekillerinin basın toplasında İl Başkanı yok! Aslında var da yok!Toplantı İl başkanının bilgisi dışında yapılıyor. Buna rağmen (herhalde nezaketen olsa gerek) İl Başkanı herhangi bir partili (misafir) gibi toplantıya katılıyor…Maalesef bu ilk değil… Daha önce19.10.2012 tarihinde de bu üçlü buna benzer bir basın toplantısı yapmışlardı.O günlerde “İktidarın muhalefete ikramı..!”başlıklı yazımızla meseleyi gündeme taşımıştık.Ne yazık ki o tarihten bugüne pek bir şey değişmemiş görülüyor!İşte, bugünü aratmayan dün’den bir sahne!..“…Üç milletvekili 2 günlük bir ziyaret için seçim bölgeleri Giresun’a geliyorlar…İl Başkanı ve İl Yönetimine bilgi verilmiyor, parti binası ziyaret edilmiyor…Geniş bir toplantı salonuna sahip İl binası yerine içkili bir lokantada düzenlenen basın toplantısına İl Yönetimi davet edilmiyor!..…Mahalli seçim hazırlığının yapıldığı bir dönemde, teşkilatta birlik ve beraberlik mesajlarının verilmesi gerekirken, sanki inadına;İl Başkanının dışlanaraküç milletvekilinin ayrılık mesajı vermelerinasıl izah edilebilir?..”Milletvekilleri ve İl Teşkilatı arasındaki bu tartışma Genel Merkezi de rahatsız etmiş olmalı ki geçtiğimiz aylarda İl Başkanı Ankara’ya davet edildi…Genel Merkezin desteğini alan İl Başkanı Sabri ÖZTÜRKil başkanı gibi çalışmalarına devam etmeye başladı… Derken… Bu son tablo karşımıza çıkıverdi!Bu tartışmalı teşkilat yapısıyla önümüzdeki seçimlerin sıkıntılı geçeceğini, ancak teşkilattaki bu ihtilafın bir tarafı olan Sayın Canikli’nin Belediye Başkan adayı olması halinde ihtilafı devam ettirmeye kimsenin cesaret edemeyeceğini, dolayısıyla en sağlıklı çözümün Sayın Canikli’nin Belediye Başkan adayı olarak Giresun’a gönderilmesinin gerektiğini (“Mahalliseçimler…” başlıklı yazımızda) acizane teklif etmiş ve “Canikli’nin Belediye Başkan adaylığı kendi inisiyatifine bırakılmamalı, Giresunlular (özellikle dernek ve STK’ları) talep etmeli, Sayın Başbakan da göndermelidir!..” demiştik…Peki… Şimdi bu son tavrı nasıl yorumlamak lazım?Veya bu hareketle ne mesaj verilmek istenilmiş olabilir?!..· Bu basın toplantısı, tarihi önceden bilinen mûtâd Grup Toplantısı tarihinin dışında bir günde yapılamaz mıydı?Hadi, diyelim ki zaman müsait değildi, ya toplantı saati grup saatinin dışına alınamaz mıydı?· Grup saatine denk getirilen böyle bir toplantı: “Grup Başkanını dinletmeyen Grup Başkanvekili!..” eleştirilerine sebep olmaz mı?· Genel Merkezin (Milletvekillerinin muhalefetine rağmen) destek verdiği İl Başkanını devre dışı bırakarak yapılan böyle bir toplantı ile “Genel Merkez istese de bizler (üç milletvekili ittifâken) İl Başkanı ile çalışmak istemiyoruz” mesajı mı verilmek isteniyor?!· Bu, “Genel Başkana muhalefet” anlamına gelmez mi?· Müstakbel Belediye Başkan adayı gördüğümüz Sayın Canikli, böyle bir toplantı ile “Boşuna zahmet etmeyin. Genel Başkan gönderse de ben Giresun’a gelemem. Benden Giresun’a Başkan da olmaz!” mesajını (lisanen değil de) hâl diliyle mi vermek istiyor!Bütün seçimlerin vazgeçilmez taktiğidir: Adaylar (bu dönemde) daha hoşgörülü ve sabırlı olmaya azami gayret gösterirler… Diğer partililerin teveccühünü kazanacak mesajlara daha fazla ağırlık verirler… Hatta kendi partilileri arasında geçmişte yaşanmış tatsızlıklar (varsa!) telafi yoluna gidilirken (il yönetiminin ve destek veren bütün delegelerin hoşnutsuzluğunu da celbedecek) böyle bir harekete nasıl tevessül edilebilir?Sayın Canikli artık tecrübeli bir siyasetçi… Israrla aynı hatalı hareketi gaflet içinde yaptığı söylenemez!Malum “insanyalan söyler ama yalan sayıklamaz!” misali kişi ne söylerse söylesin, beden dili (vücut dili) veya hâl dili o kişinin gerçek iradesini ele verir! Yani kişi yalan söyleyebilir ama hâl ve hareketleri yalan söylemez!Evet… Sayın vekiller!Sizler millete rağmen hareket edemezsiniz!En azından (şahsım adına) sizlere rey veren seçmenleri dinlemek zorundasınız!Sizlere verilen rey aynı zamanda bir vekâlettir. Lakin ne şahsım ne de diğer seçmenlersizlere böyle bir tavır için vekâlet vermemiştir!Böyle bir harekete hem hakkınız, hem de yetkiniz olmasa gerek!Hayret!.. Bu hareketlerin partiye zarar verdiği nasıl görülemez veya düşünülemez?Bilesiniz ki Giresun Belediye Başkanlığı bu defa kazanılamazsa,bunun vebali de hukuki ve siyasi sorumluluğu da sizlerin üzerinde olacaktır!..Davasını takip etmek üzere avukata vekâlet veren bir müvekkilin avukatını sorgulaması misali; partiye rey veren seçmenler milletvekillerinin icraatlarını sorgulamayacak da kimler sorgulayacak?Ey partiye gönül ve rey veren seçmenler! Sizler de vekillerinizi takip ediniz!İş işten geçtikten, olumsuz netice alındıktan sonra, dövünmenin, fatura kesilecek adam aramanın anlamı yok! Görünen köy kılavuz istemiyor…Milletvekillerinin bu son (parti disipliniyle pek bağdaşmayan) tavırlarıyla…· Söndü denilen fitne ateşi yeniden körüklenmiştir…· İl Başkanının şahsından ziyade İl Başkanlık Makamının otoritesi zaafa uğratılmıştır…· Merkez İlçe Teşkilatına suç işletilmiştir. Zira ilçe teşkilatının toplantı düzenlemesi İl Teşkilatının müsaadesine bağlıdır: “İlçe ve il yönetim kurulları (…) bir üst yönetimin olurunu almak kaydıyla toplantılar (…) ve benzeri etkinlikler düzenleyebilir (...)” (Tüzük md. 55)· İl Başkanının vazifesini yapması engellenmiştir: “İl Başkanı (…) Partinin il düzeyindeki çalışma ve faaliyetlerinin koordinasyon ve yürütümünü sağlar, denetimini gerçekleştirir ve il teşkilatını temsil eder.” (Tüzük md. 36)· Milletvekilleri parti tüzüğüne muhalif hareketle suç işlemişlerdir: “Parti Tüzüğü ve Programı, Genel Başkan dahil, her üyeyi ve partinin bütün organlarını bağlar. Partiye üye olmak veya görev üstlenmek; partinin amaç ve hedeflerini benimsemek, hayata geçirilebilmeleri için gücü ve becerisi ölçüsünde katkıda bulunmak demektir.” (Tüzük md. 5)İmam-Hatipli farkı!..Göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek!..Bir kişi ki.. Hem İmam-Hatipli, hem hafız, hem de avukat; bir İmam-Hatipli olan Erdoğan’ın (kusuru müşahhas maddi delillerle ispatlanmadıkça) kolay vazgeçemeyeceği bir şahsiyettir!..İl Başkanı Sabri Öztürk; bu özellikleri taşıyan ender kişilerden biridir…Muhtemeldir ki Erdoğan’ın yakın çevresinde bulunan bazı (İmam-Hatipli) ekonomist veya mühendisler; bulundukları makamı İmam-Hatipli sıfatlarına borçludurlar!Bu sıfat; sahiplerine daha ağır sorumluluklar yükler!Gerek manevi değerlerine bağlı Milletimizin nazarında, gerekse Müslüman Orta-Doğu ülkelerinde Erdoğan’ı Erdoğan yapan özellik; onun bu mevzudaki (vefa duygusu) hassasiyetidir.Bu öyle bir hassasiyettir ki…İmam-Hatiplilere tahammül edemeyen İmam-Hatiplilerin çizilmesine de sebep olabilir!Ey… Sayın Genel Merkez yetkilileri!Hususen Sayın Teşkilat Başkanı Ekrem ERDEM, Sayın Seçim İşleri Başkanı Mustafa ŞENTOP, Sayın Yerel Yönetimler Başkanı Menderes Mehmet Tevfik TÜREL!Bu mesele artık Giresun milletvekilleri aşmış durumdadır…Bundan böyle bu tartışmalı durum devam ederse, bunun sorumluluğu sizlerin üzerinde olacaktır!Bizler duyduklarımızı, gördüklerimizi; yazmak ve söylemek durumundayız!Herkes vazifesini hakkıyla yapmalı, taşıdığı makam ve sıfatın sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidir!“Ey Gönül! Bir sürü dostlarının yanında, elbet ki düşmanların da olacak; Ama imtihan ya bu, onca düşmanın var iken seni dostun vuracak.” (Hz. Mevlana)Vesselam…31.03.2013
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.”(Yusuf Has Hacip)