“Onlar şerrinden emin oldukları dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Düşmanlarını da kazanmak ve şerrinden emin olmak için kendilerine yakın tuttular.Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı; ancak uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu’’ (Ebu Müslim Horasani)
Başbakana açık mektup
Sayın Başbakanım,Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, mağfireti üzerinize olsun.Allah Teâlâ sıhhat ve afiyet içinde hayırlı uzun ömürler ihsan eylesin…Genel Başkanlığınız ve Başbakanlığınız döneminde tebrik ve takdire şayan (maddi ve manevi) güzel hizmetlere vesile oldunuz. Allah razı olsun…Dış politikada, ekonomide, sağlıkta, ulaşımda, eğitimde… Velhasıl hemen bütün sahalarda milletimizin layık olduğu hizmetlerin önünü açtınız…Din, mezhep-meşrep, ırk ve düşünce farkı gözetmeksizin her vatandaşa; Devletin imkânlarından eşit derecede istifade edebilme mutluluğunu yaşattınız…Evet… Nimet; şükrü gerektirir…Peki… Şikâyet yok mu? – Var!Bütün hizmetler mükemmel mi? – Hayır!Derdi, sıkıntısı olanlar yetkililere ulaşabiliyor mu? –Hayır!Kimse “yanlış yaptım” demiyor. Veya yanlış diye bir fiil işlemiyor.Ama eleştirilere de pek tahammül edilmiyor.İyi niyetli eleştiri ve ikazlar olmazsa yanlış icraatlar nasıl düzeltilecek?Bu itibarla, Başbakanlıkta ve Parti Genel Merkezinde“şikâyet ve eleştirileri değerlendirecek” bir masa, bir birim oluşturulmalıdır.Bazı sorumlu aydınlar ve yazarlar; olumsuz söz ve (hükümet olarak) icraatlarınızı kamuoyu önünde aleni tartışmak istemezler. Bu ve benzeri şahsiyetlerle yılda birkaç kez yapılacak (özel davetli) istişari toplantılar; hem hataların asgariye indirilmesine hem de daha farklı hizmetlere vesile olacaktır.Tamam… Siyasette, teşkilatçılıkta, hatiplikte tecrübelisiniz.İşte; bu meziyetler aynı zamanda bir tehlike unsurudur!Zira teşkilat içinde gelecekte bir beklenti içinde olanlar; “aman neme lazım, beni başkan yapmazlar, beni milletvekili yapmaz” gibi endişelerle fikir beyan etmekten kaçınırlar.Keza aynı endişe iş çevreleri için de geçerlidir…Şahıs olarak, Parti olarak, Devlet olarak; gücünüz arttıkça, düşmanlarınız da artacaktır.Meyveli ağaç taşlanacaktır…Değil midir ki; Şeytanın hacılara en fazla musallat olduğu an; hacıların Arafat’tan döndükleri an’dır…Keza düğün cemiyetlerinin en sıkıntılı günleri de cemiyetin en son gün ve saatleridir!..Sizlerin de en sıkıntılı yıllarınız, aylarınız, günleriniz; “ustalık” döneminizde olacaktır!..Dünyanın fani olduğuna inanan, “Zevkleri yok eden… Mü’minin hediyesi…” ölümü her an ensesinde hisseden ve belirli bir süreye bağlı olarak bir makamda misafir olanlar; mukadder son gelmeden gerekli tedbiri alırlar!..“Akıllıya akıllı denmesi, işin sonunu görmesi itibariyledir.”Zamanı gelince parti Genel Başkanlığından ve milletvekilliğinden ayrılmanız siyasetten ve halka hizmetten emekli olmanız anlamına tabii ki gelmeyecektir. Belli ki değişik sıfatlarla siyasete ve hizmete devam edeceksiniz…“Her kemalin bir zevali vardır!”Büyük devlet adamlarının ve siyasetçilerin en fazla ilgilendikleri konulardan biri de; yıkılan ve tarihten silinen devletlerin çöküş ve yıkılış sebeplerinin araştırılmasıdır.Tarihin tekerrür etmemesi; Tarihten ders alınması ile alakalıdır.Siyaset ve devlet adamlarının ihtiyaç duydukları en önemli danışmanlar; sahasında uzman, gerçek tarihçilerdir!Makam-mevki hırsı veya sarhoşluğu sizde pek görülmedi. Ancak iş yoğunluğu, etrafınızın “siz en iyisini bilirsiniz” diyen (sözde) uzman ve yardımcılarla (!) çevrilmiş olma ihtimali, “henüz olmamış hadiselere fetva verilmez”, “sakın ha… Olumsuz düşünen olumsuz görür. Olumsuz ihtimaller gündeme taşınmamalıdır” gibi düşüncelerle “önyargılı hareket etme hastalığı” sizleri bekleyen en büyük tehlikedir!..Ustalık döneminizde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar:Başarılı Bakan ve bürokratlarınız var.Kişinin kabiliyeti vazifesinde belli oluyor.Vazife verilmeyen nice kabiliyetli şahsiyetler, nasıl anlaşılacak?Bu itibarla,daha sağlıklı ve isabetli icraatlar için; 4-5 yıldır en yakınızda bulunan danışman ve yardımcılarınız, hatta başarılı Bakanlar ve bürokratlar değiştirilmelidir. Başarılı ve güven telkin etmiş kabiliyetli şahsiyetler (dışlanmamalı) başka sahalarda değerlendirilmeli.(Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve TRT Genel Müdür İbrahim Şahin’in değişik sahalardaki üstün başarıları; başkaları için de örnek teşkil edebilir.)Uzun süre bir makamda bulunanlar, aynı danışman ve yardımcılarla çalışmanın daha güvenilir olduğuna inanırlar. Lakin zamanla “kraldan çok kralcı” geçinen bu tiplerin asıl makam sahibi adına hareket etmeye başladıklarını da fark edemezler.Bazı Bakan ve bürokratlar hakkında (onların azlini gerektirecek) basında haberler çıkar. Basına sızan veya sızdırılan bu bilgiler, basından önce sizlere bildirilmiyorsa; bir istihbarat zafiyetinden mi bahsetmek gerekir?Bakanlarınızın ve bürokratlarınızın başarıları sizlerin başarısı olarak kaydedildiği gibi, onların olumsuz icraatlarının faturası da haliyle sizlere kesilecektir. Özellikle bu icraatlarda hukuki ve manevi hatalara fırsat verilmemesi veya hataların azaltılması için “sahasında uzman, ilim ehli şahsiyetlerin” istihdamına ehemmiyet verilmelidir.Meclis Grubunda ve MKYK’da; üyelerin daha fazla fikir beyan etmelerine fırsat verilmelidir.Kendi toplantılarında derdini anlatamayanlar, başka yerlerde dertleşme fırsatı arayacaklardır! Herhalde bunlara; “git derdini dağlarda anlat” denilmeyecektir!..Hizmetleriniz kadar konuşma üslubunuz da gerek halk gerekse teşkilat mensupları tarafından yakinen takip edilmektedir. Mesela Saadet Partili Ağabeylerin (!) sizlere karşı sarf ettikleri ağır ithamlara (aynı üslupla değil!) hiç cevap vermeyişinizin; teşkilatınız tarafından da gayet güzel uygulandığı görülmektedir.Güzel bir hitabetiniz var… Ancak bazen gerek ses tonu itibariyle, gerekse kullanılan kelimeler açısından “doz’un biraz fazla kaçtığına” şahit oluyoruz.Muhalefet; tahrik ve rencide edeci üslup kullanabilir. Nitekim kullanıyor da! Bu tür sataşmalara verilecek en güzel cevap; “selam” deyip geçmek… Değil midir? “Siyasette 24 saat çok uzun süredir.” Sizler de normal sürenizden önce partiden ayrılmak zorunda kalabilirsiniz! Bundan böyle, büyük emek verdiğiniz, ancak sizin olmaktan çıkıp millete mal olmuş Ak Parti’nin güç kaybetmemesi için teşkilat çalışmalarına daha fazla zaman ayırmalısınız.Büyük vilayetlere en az birer gün zaman ayrılmalı. Küçük vilayetlerin 2 veya 3’ü müşterek ziyaret edilebilir.Özellikle İl Yönetim Kurulu üyeleriyle birebir tanışma imkânı bulunmalıdır. Bu vesile ile belki çoğu illerde “İktidar Partisine yakışmayacak İl Teşkilatının” şekillenmiş olduğuna şahit olacaksınız!..Belediye Başkanlarınıza, Milletvekillerinize, Valiler ve Kaymakamlar başta olmak üzere atadığınız bürokratlarınıza her vesile ile “telefonlarınız 24 saat açık olmalı” talimatını veriyorsunuz.Evet… Talimat güzel. Telefonlarda açık.Peki… Cevap veren var mı?Belki de “efendim, bize telefonunuzu açık tutun talimatı verildi, cevap verin talimatı verilmedi ki” denilecek!Bir yıla yakındır çoğu söylem ve icraatlarınızda sanki bir seçim havası hissediliyor.Genel Seçimler için tavrınız biliniyor; erken seçim ihtimali yok.Mahalli Seçimlere de daha var…Yoksa ufukta; zamanından önce bir Cumhurbaşkanlığı seçimi ihtimali mi var?!..Sayın Cumhurbaşkanına seçilirken yaptığınız jest, uzun süre unutulmayacak örnek bir hareket olarak hafızalarda yer etmişti. Bizim kültürümüzde hediyeye hediyeyle, jeste jestle karşılık verilmesi esastır…(?!)Resulü Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Din, nasihatten ibarettir.” Bunu üç defa tekrarlamıştı. Sahabe sordu: - Kime nasihat ya Resulallah? Buyurdular:“Allah için, kitabı için, resulü için, Müslümanların liderleri için ve halk için.”“Dost vurulunca değil, unutulunca kahrından ölürmüş. Biz dostlarımızı kır çiçekleri gibi avucumuzda değil kurşun yarası gibi yüreğimizde saklarız”.Eski değil eskimeyen (kadim) dost…Saygılarımla, vesselam…23.04.12
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.”(Yusuf Has Hacip)