“Ölülerinizi hayırla yâd ediniz.”
”İnsanlarla öyle iyi geçininiz ki Düşmanınız bile ölümünüze ağlasın”(Hz.Ali)
04.02.2008 tarihinde vefat eden Göğüs hastalıkları uzmanı rahmetli Dr. Ali MENEKŞE’yi ne kadar ve nasıl tanıyoruz? Veya 20 yıllık “bir dost” olarak acaba ben ne kadar tanıyabildim?
Peygamberimiz (SAV) buyuruyor ki; “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz.”
Bu Peygamber emrini sadece, “ölüleriniz arkasından olumsuz hallerini konuşmayınız veya yazmayınız” diye mi anlamak lazım?..
Yoksa hayatlarında güzel hizmetler yapmış, Allah’a kulluk vazifesini güzel yerine getirmiş, imanla Rabbine kavuşmuş “ölülerinizin” güzel ve örnek hallerini, gelecek nesillere de iyi örnek olabilmesi için “konuşarak ve yazarak” gündeme taşımak olarak mı anlamalı?..
Âcizane, ikinci yorumu esas alarak, rahmetli hakkında kamuoyunun bugüne kadar bildikleri yanında, bizlerin de kısmen şahit olduğu bazı hasletlerini paylaşmanın; hem yukarıda zikredilen sünnetin ihyasına, hem de diğer dostların bildiklerini kamuoyu ile paylaşmasına (teşvik babından) vesile olur düşüncesiyle bu yazı kaleme alınmıştır.
Bir sevgili dostun ölümü hakkında yazı yazmak zor, hem de çok zor… Öyle bir dost ki, nice insanlara söz ve hareketleriyle örnek olmuş, halende örnek olmaya devam eden dost!
Doğum…
Hayat…
Ölüm…
Doğum ve hayat olmasa, ölümden bahsedilmezdi…
Doğum: Sevinç ve mutluluk vesilesi, bayram günü… Bebeğin ağlayarak dünyaya teşrifindeki hikmet; acaba dünya hayatının sıkıntılarına mı işarettir?
Hayat: Doğum ve ölüm arasında elemli mücadele süreci…
Resul-i Ekrem (SAV) ölümü;“Zevkleri yok eden… Mü’minin hediyesi…” olarak tarif ediyor.
İmam Gazali bu hadisin yorumunda diyor ki; “Çünkü dünya, mü’minin tutuklu bulunduğu bir yerdir. Zira burada devamlı olarak nefsi ile mücadele, şehvetlerine karşı riyâzet ve şeytanın saldırısına karşı savunma halindedir. Ölüm ise bu sıkıntılardan âzâd olmak demektir. Âzâdlık ise kendi hakkında bir hediyedir…
Dünyanın zevklerini seven, ona aldanıp meyleden kimse, ölümden gaflet eder ve ölümden bahsedilince, ondan nefret eder, ölümü anmaz; anarsa da dünyadan nasıl ayrılacağına üzülerek anar. Bunun için ölümü yerer.” (İhyau ulumid-din)
Peygamberimiz (SAV)in “Ölüm en büyük vâizdir” hadis-i şerifini, yıllarca anlamakta zorlandım. Nice mezarlıklardan geçmemize, kabirler ziyaret etmemize ve cenazelerde bulunmamıza rağmen “ölümün nasıl vaizlik yaptığını” bir türlü anlayamamıştım. Ta ki rahmetli annemin ölümüne kadar! O zaman anladım ki, bir kişiye “sevdiği insanın ölümü” (hakiki) vaizlik yapıyor! Bu, anne olur, baba olur, evlat olur, eş olur, kardeş olur, dost olur! Böyle bir “sevdiğini” henüz kaybetmemiş bir kişinin ölümü anlaması ve haliyle anlatması da zordur!
Rahmetli Dr. Ali Menekşe kardeşimizin ölümü vesilesi ile bu yazının kaleme alınmış olması bile, “ölümün vaizliği”ne delil değil midir?
Rahmetli Ali Bey‘in 1989 yılında Giresun’a geldiğinde (bir dostun tavsiyesi üzerine) ilk tanıştığı kişilerden biri olarak, onun hakkında bir değerlendirme yazısı yazmanın bir sorumluluk ve adeta bir vazife olduğunu düşündüm…
04.02.2008 tarihinde saat 03.00 de ilk ölüm haberinin (Ankara’dan) telefonla (âcizane) şahsıma bildirilmiş olmasının; “İlk tanıştığı kişi”nin “ölüm haberini de ilk alan” olması arasında bir bağ, bir alaka olabilir mi bilmiyorum?
Rahmetli Dr. Ali Menekşe Çankırılı olmasına rağmen, 20 yıla yakın Giresun’da hizmet vermiş olmasının da (belki) etkisi ile iyi bir Giresunlu idi…
O Giresun’u sevmiş, Giresunlular da onu sevmişti…
Değil dışarıdan memur olarak Giresun’a gelmiş arkadaşlar arasından, acaba Giresunluyum diyenlerden kaç kişi (Ali Bey kadar) halkın sevgisine mazhar olabilmiştir? Bu soruyu ilk defa, cenaze namazı iştirak eden dostların yoğunluğunu görünce bazı yakın çevremle paylaşmıştım!
Sabaha karşı gelen telefonla 1-2 saatte Giresunlu dostlar iyi bir organizasyonla, aynı gün ikindi vaktinde (karlı bir Şubat gününde) fevkalade kalabalık bir dost grubu; hoca efendinin “Ey cemaat! Musallada yatan bu fani kişiyi nasıl bilirsiniz, sıhhat-ı kemalinde iyi bir âdem mi idi? Onun iyi bir Müslüman olduğuna şahadetlik eder misiniz? Haklarınızı helal ettiniz mi?” Suallerine cevap verebilmek ve iyi şahadette bulunup haklarını helal etmek için (adeta koşarak) cenazeye iştirak etmişlerdi. Çankırı’da cenaze namazının Giresunlu Mustafa KOLUKISA (şimdi Ordu İl Müftüsü) hocamız tarafından kıldırılmış olması, onun ailesinin de ne derece Giresunlu olduğunun işareti olsa gerektir!
Bu vesile ile ifade etmeliyiz ki; (daha önceleri Giresun Valiliğinde de bulunmuş olan) o zaman Çankırı Valisi Sayın Ali Haydar ÖNER’in cenazeye iştirak etmiş bulunan bütün Giresunluları misafir edip ağırlaması da (Giresunluluk adına) teşekkür ve takdir edilmesi gereken unutulamayacak bir kadirşinaslık örneği idi.
***
Dr. Ali Menekşe halkın sevgisini acaba nasıl kazandı?
Rahmetliyi farklı kılan sebeplerin başında muhtemelen; halkın içinde, halkla beraber olması, mütevazı tavrı gelir.
***
Bakan ağlatan Vasiyetname!
Rahmetli Ali Beyin ölümü kadar “örnek vasiyetnamesi” de Giresunluları üzdüğü ve etkilediği kadar sağlık camiasını da derinden etkilemiş ve üzmüştü. Öyle ki, Sağlık Bakanı Sayın Recep AKDAĞ’ı, sağlık personelinin vazife başında şehit edilmesi kadar, çocuklarına yazdığı vasiyetname de çok etkilemişti. Belki de bir Bakanın gözyaşı döktüğü ender hadiselerdendi!
16 Ocak 2001 tarihinde kaleme aldığı vasiyetinde ölümün ne zaman geleceğinin bilinmediğini yazarken şu veciz ifadeleri çocuklarına vasiyet etmektedir:
“Kazancınız iyiyse bu hayır zarfı devam etsin. Ben kazandığımın yüzde 20'sini koyuyordum. Siz de durumunuza göre ihtiyaç sahiplerini gözetin. Bugün varsak yarın yokuz. Ölümün ne zaman geleceği belli değil…
Ne verirsen elinle o da gider seninle. Allah ahiretimizi hayırlı etsin. Zarftaki alacaklar (verilen borçlar) karşılıksız (hayır) olarak verilmiştir. Çok büyük zaruret olmadıkça istenmeyecektir. Karşı tarafın durumu iyi olursa kendi rızasıyla öderse alınan iadeler gene ihtiyaç sahiplerine karşılıksız verilmesi önemle rica olunur. Ama ihtiyacınız olursa, yeniden durum değerlendirilmesi hakkı size kalır. Çünkü artık bana soramayacaksınız.
Bahtınız açık, yüzünüz aydınlık olsun. Rabbim sizleri her türlü kötülüklerden korusun, ihlâslı hayatın gerçek anlamını idrak eden, ahiret yolculuğuna hazırlanmayı gaye edinen kullardan eylesin. Akrabayı ve yoksul ihtiyaç sahiplerini gözetin…
Üzülmeyiniz ve mahzun olmayınız. Allah'a güveniniz. Yarın elbet bizimdir. Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir.”
Bu vasiyetname sadece varislerine değil, sanki bütün dostlarına yazılmış gibi…
***
Dr. Ali MENEKŞE kimdir?
15.01.1957 yılı Ankara doğumlu olan Dr. Ali MENEKŞE’nin babası Süleyman Bey, annesi Ayşe hanımdır. 10.07.1980 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuştur. 01.08.1980 yılında Çankırı Korgun merkez sağlık ocağında çalışmaya başlamış,1983-85 yılları arasında Dış Kapı SSK Hastanesinde pratisyen hekim olarak çalışmıştır.1985-89 yılları arasında SSK Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesinde asistanlık eğitimini tamamlayıp, Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı olmuştur. 23.06.1989 yılında Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesine Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı olarak atanmıştır.
1993-1999 ve 2003-2005 yıllarında Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesinde Başhekim olarak görev yapmıştır.
15 Ocak 2008'de astım-bronşit tedavisi gören hastasının silahlı saldırısı sonucunda ağır yaralandı. Kurşun Omuriliğe isabet etmişti. Sağlık Bakanlığı tedavisi için adeta seferber oldu. Hava ambulansıyla Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülerek, tedavi altına alındı, ancak taktir edilen ömür; 4 Şubat 2008 tarihine kadarmış ki Hakkın rahmetine kavuştu.
Dr. Ali Menekşe’nin 2 yaşında bir kız, 3 yaşında bir erkek evladı vefat etmişti.16 yaşındaki kızını da Gerede ilçesi yakınlarında trafik kazasında kaybetmişti.
Büyük oğlu Furkan; Bilgi Üniversitesi Reklamcılık Bölümü’nde tahsile devam etmektedir. Küçük oğlu Fatih; Lisesi 3. sınıfta okumaktadır.
Üç evladını ve eşini kaybetmiş ve şu anda iki evladının eğitiminin sorumluluğunu taşımakta olan bir anne için İlahi imtihana katlanmak zor olsa gerek! Ama nihayet İlahi imtihan!
Sabırla bu imtihanı kazananlara ne mutlu! Allah sabır ve metanet versin…
Bu vesile ile tekrar, rahmetli Dr. Ali Menekşe ve sair “ölülerimize” Allah Teâlâ’dan rahmet ve mağfiret niyaz ediyoruz…
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ölüyü, (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri baki kalır: Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle baki kalır”
Vesselam
Ahmed Çıtlakoğlu
26.02.2012
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)