Ak Parti’nin Kıskandıran Yükselişi Ve…

 “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen;  Hem yolunu kaybedersin, hem dostunu!” (Necip Fazıl Kısakürek)

Ak Parti’nin kıskandıran yükselişi ve…

Allah Teâlâ bir kuluna “yürü kulum” demişse onu kimse durduramaz… Öyle görülüyor ki Allah (c.c) Tayyip kuluna sanki “yürü kulum” demiş! Değil sadece Türkiye’de, gerek Ortadoğu Arap ülkelerinde, gerek Türkî Cumhuriyetlerde, hatta gittiği sair ülkelerde Tayyip Erdoğan’a büyük bir teveccüh var. Bu sevgi; gönülden gelen samimi bir sevgi… Bu Başbakan Erdoğan’ı aşan bir hadise!.. Acaba işin sırrı şu ayeti kerimede mi saklı? “ (Habibim) de ki: “Ey mülkün sahibi Allah, sen mülkü kime dilerse ona verirsin, mülkü kimden dilersen ondan alırsın. Kimi dilersen onun kadrini yükseltir, kimi dilersen onu alçaltırsın…” (Al-i İmran suresi ayet 26) Kim ne derse desin… Ak Parti gündem belirlemeye devam ediyor… Muhalefete manevra alanı bırakmıyor… Bugüne kadar Muhalefet, İktidarın icraatlarına inandırıcı, ciddi eleştiri getirememişti. Bu defa “statta kongre” yarışı başlayacak gibi… Partiler seçim mitinglerinde güç gösterisi yaparlardı; hangi partinin mitingi kalabalıksa o İl’de o parti daha güçlü algılanırdı. Ak Parti il kongrelerini artık kapalı salonlarda değil, büyük statlarda yapmaya başladı. İşte son İstanbul İl Kongresi… Türk Telekom Arena stadının (spor müsabakalarında) seyirci kapasitesi: 52657 kişilik. Kongreye katılım: Stadın yeşil sahasının da doluluğu ve dışarıdaki partililer hesaba katılırsa herhalde 90-100 binden bahsetmek mümkün. Şimdi muhalefet bununla nasıl yarışacak? Bütün muhalefet partileri bir araya gelseler, Arenayı doldurmaları çok zor!.. Herhalde “muhalefete muhalefet yaptırmamak” buna denir!.. İstanbul gibi statta kongre yapabilen teşkilatları tebrik etmek lazım. Ya, değil stat, kapalı spor salonlarını doldurmaya cesaret edemeyip de küçük salonlarda Kongre yapan teşkilatlara ne demeli? Ak Parti’ye %60 üzerinde rey vermiş vilayetlerde statlar dolmaz mı? Partililere bu heyecanı yaşama fırsatı vermeyen teşkilat mensupları veya o vilayetin milletvekilleri sorumlu olmaz mı? Genel Merkez bu sorumlulardan hesap sormaz mı? Ak Parti muhalefetini kendi içinde mi üretiyor? Öyle anlaşılıyor ki, muhalefet partileri Ak Parti’ye karşı muhalefet geliştiremediklerinden olsa gerek; Ak Parti “muhalefetini” kendi içinde üretmeye çalışıyor!.. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Uludere olayı hakkında bir değerlendirme yapıyor… İlk ve ağır eleştiri Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’den geliyor!.. Önce Uludere olayını hatırlayalım: 28 Aralık 2011 akşamı Şırnak'ın Uludereilçesi yakınlarındaki Irak topraklarında Türk Hava Kuvvetleri uçaklarının terörist oldukları zannıyla bombalaması sonucunda 34 vatandaş hayatını kaybediyor. Operasyonda hayatını kaybedenlerin Irak'tan Türkiye'ye mazot ve sigara getiren bir kaçakçı kafilesi olduğu ifade ediliyor. “Olayın cereyan ettiği bölge, terör örgütü KCK'nın kontrolünde olan bir bölgedir. Aralarında örgüt üyesi bulunduğu da bilinen bu gençlerin, PKK'ya finans sağlamak için kaçakçılık yaptıkları bir gerçektir. Diğer bir deyişle, bu kaçakçılık faaliyeti terör eylemlerinin yan kolunu oluşturmaktadır. Kaçakçılar malı PKK'dan almakta ve kârı da PKK'ya vermektedir” (H.Celal Güzel-Sabah) Bakan Şahin ne söylemiş? “Ölenlerin PKK figüranı olduğunu, ölmeselerdi kaçakçılıktan yargılanacaklarını…” söylüyor… Sayın Şahin Bakanlığının yetki sahasına girmesi sebebiyle bu sahada hem en sağlıklı bilgiye sahip, hem de herkesten fazla sorumluluk taşıyor… Muhtemelen ağır bir stres altında… Bu ortamda maksadı aşan ifadeler de kullanmış olabilir… Kaldı ki Bakan Şahin’in sözlerini destekleyip takdir edenler eleştirenlerden daha fazla! Bakan Şahin’in neler söyledikleri kadar, bu sözleri kimlerin nasıl değerlendirdiği önemli… Uzun zamandır, özellikle mafya ve terör odaklarınca ve bunların sözcüsü konumundaki bazı“malum basın” mensuplarınca Sayın Bakanı hedef tahtası haline getirildiği bilinmektedir… Söylenen bir söz, yapılan bir faaliyet; kimin menfaatine ise, kimlere fayda sağlıyorsa, bu kesimler tarafından alkışlanır, takdir edilir. Kimlerin aleyhine netice doğuruyorsa, bu kesimlerin de tepkisini çeker, eleştirilir. Muhtemelen Bakan Şahin’i eleştiren bu kesimler onun icraatlarından memnun değiller! Ya, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in sözlerine ne demeli? Hüseyin Çelik Bakan Şahin’in sözleri için diyor ki: “Sayın Bakanın bu yaklaşımını ve üslubunu insani bulmuyoruz. Sayın Bakanın üslubunun ve yaklaşımının AK Parti hükümetine ve AK Parti’ye ait bir yaklaşım ve üslup olmadığı da ortadadır.” Ne imiş?.. Sayın Bakanın sözleri; “insani değil” miş!… Sayın Bakanın sözleri; “partiyi bağlamaz” mış!.. Peki… Hüseyin Çelik’in sözleri; partiyi ne derece bağlıyor? Bir Genel Başkan Yardımcısının partisinin bir Bakanını kamuoyu önünde küçük düşürecek derecede eleştirmesi; parti nezaketine, kardeşlik hukukuna uyuyor mu? Bu hareket; muhalefetin ekmeğine yağ sürmüş olmaz mı? Böyle bir ifade ile fırsat kollayan basına malzeme sunulmuş olmaz mı? Nitekim bu eleştiriden sonra “malum” basında öne çıkartılan manşetler: “ŞAHİN’E ÇİFTE BOMBA” “SAYIN BAKANIN ÜSLUBU İNSANİ DEĞİL” BAKAN ŞAHİN’E PARTİSİ DE KIZDI” AKP’de Şahin krizi” v.s. Bakan Şahin yanlış yaptı da Genel Başkan Yardımcısı Çelik doğru mu yapmış oldu? Hüseyin Çelik’in Genel Başkanın bilgisi dışında böyle bir eleştiri getirmesinin mümkün olmadığı düşünülürken… Sayın Başbakanın tartışmayı yatıştırıcı beyanatı açıklandı. Demek ki… Genel Başkanın bilgisi dışında Bakan Şahin eleştirilmiş!.. Peki…  Şimdi, eleştiri sözleri ne olacak?.. Genel Başkandan habersiz böyle bir eleştirinin altında; Recep Tayyip ERDOĞAN’dan sonrasının hesapları mı yatıyor?! Sağlıklı tahlil için eleştirilen ve eleştirenin kimliklerini hatırlayalım: İçişleri Bakanı İdris Naim ŞAHİN kim? 1994 yılından buyana Tayyip ERDOĞAN’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığındaki çekirdek kadrodaki sadık isimlerden biri… Ayanı zamanda Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi de olan Bakan Şahin AK Parti Genel Sekreteri olarak da görev yaptı. Ordu Milletvekili. Tecrübeli bir siyasetçi… Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin ÇELİK kim? DYP Milletvekili iken 2001 yılında istifa edip Ak Parti kurucuları arasında yer aldı. 58. Hükümette Kültür Bakanlığı, 59. Hükümette Milli Eğitim Bakanlığı yaptı.  Van Milletvekili. Tecrübeli bir siyasetçi… Bundan sonra ne olacak? Bundan böyle, eğer bir Bakan veya Grup Başkanvekili konuştuğunda; sözlerinin partiyi bağlayıp bağlamadığı nasıl anlaşılacak? Genel Başkan Yardımcılarından “bu sözler partimizi bağlamaz” diye bir eleştiri gelmezse, o sözlerin partiyi bağladığı mı anlaşılacak?! Mesela, Ak Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin Giresun Üniversitesi RektörüProf.Dr.Aygün Attar hakkında sarfettiği; “…göreve gelir gelmez ağır bir ideolojik yaklaşım sergilemeye başlamış ve üniversitede tam anlamıyla kıyım yapmıştır… İdeolojik öncelikler ve intikam duygusuyla yapıldığını düşündüğümüz bu tasfiye operasyonunu kınıyoruz… Akademik özgürlüğe ve akademik iklime yakışmayan bu siyasi kadrolaşmayı üniversite özgürlükleri açısından çağdışı buluyoruz.” ifadelerini nasıl anlamalı? Partiyi bağlar mı? Bu sözlere Genel Başkan Yardımcılarından bir eleştiri gelmediğine göre, CANİKLİ’nin Parti Grubu adına Rektöre muhalefet ettiğini mi anlamalıyız? Canikli’nin sözleri Giresunluları bağlamaz! Nurettin Canikli her ne kadar Giresun Milletvekili olsa da Giresun Üniversitesi Rektörü hakkında sarf ettiği sözleri Giresunluları bağlamaz! Bir Bakanın sözlerinin partiyi bağlayıp bağlamayacağına Parti Genel Merkezi karar veriyor… Bir milletvekilinin sözlerinin de seçildiği seçim bölgesini bağlayıp bağlamadığına halkı karar verir! Sayın Canikli iyi bir ekonomist ve iyi bir hatip… Bugüne kadar yaptığı hizmetler inkâr edilemez. Ama siyasi üslubu çoğu zaman tartışma mevzuu!.. Her beşer gibi bazı zaaflarının bulunması normal… Kişiler genelde hatalarını göremezler… Danışmanların ve dostların bir vazifesi de bu eksiklikleri hatırlatmaktır!.. Devlette küskünlük olmaz… Sayın Canikli’nin Giresun’da (Grup Başkanvekili olması sıfatıyla) bir ağırlığı var! Öyle ki Canikli’nin Rektör hakkındaki sözlerinden sonra partinin diğer milletvekilleri ve teşkilat mensupları Rektörü ziyarete cesaret edememişlerdir!.. “Bunlar, getirildikleri bu makamları hazmedemeyen tipler. Milletvekili olmak, hiç kimseye karşı, hiçbir kamu görevlisine karşı tepeden bakma, kibirlenme, böbürlenme, afra tafra yapma yeri değildir”(Recep Tayyip ERDOĞAN) Rektör Attar’ın işi zor ve başarılı olmaya mecbur! Sayın Attar yeni kurulan bir üniversitede üçüncü Rektör. Kendinden önceki iki Rektörün ekibi ile çalışmak zorunda!.. Ve bu ekiple başarılı olacak!.. Rektör Attar’ın bu dengeyi iyi kuracağına ve başarılı olacağına inanıyoruz. “Hayra motor, şerre fren olmak”: Olumlu ve güzel hizmetlerinin destekçisi olacağız… Gerek şahsından gerekse ekibinden kaynaklanan yanlışlara da (bize ulaşan bilgiler ve belgeler ışığında) fren olmaya gayret edeceğiz… Zira bir kişinin takdir edilmesi, yeri gelince eleştirilme hakkını elden almaz! Keza bugün haklı olarak eleştirdiklerimizi yarın yeri gelince takdir etmesini bilmeliyiz… Ancak… Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin hayatını (Hatemül Enbiya Hz. Muhammed ve hayatı –Diyanet yayınları Ali Hikmet Berki, Osman Keskioğlu-) Rusçaya tercüme edip, başta Azerbaycan olmak üzere Türkî Cumhuriyetlerde okunmasını temin eden bir ilim ehline (müdellel bir yanlışı görülünceye kadar) hüsnü niyetle yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum.  Malum… “Ameller niyetlere göredir.” 28 Mart 2012 de vazifeye başlayan Sayın Attar’ın kısa süre içinde; İslami Bilimler Fakültesi, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Türkçe ve Yabancı Diller Araştırma ve Uygula Merkezi, Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi gibi birçok yeni kuruluşa imza atması; gelecek için ümit verici gibi görünüyor… Evet… Sayın Prof. Dr. Aygün Attar!.. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL sizleri Rektör olarak tercih ederken, muhtemelen kamuoyunun bilmediği bazı meziyetlerinizi göz önüne almış olmalıdır… Sayın Cumhurbaşkanının tercihinde isabetini ispatlama sadedinde büyük sorumluluk altında vazife yapacağınıza inanıyoruz… Hatta sizi erken eleştirenleri “mahcup etme” duygusunun motivasyonunuzu daha da artıracağını düşünüyoruz!… “Bir kimsenin beni yüzüme karşı övmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni eleştirmeye de hakkı olması lazım.” (Bismark)  Vesselam… 03.06.12    

www.giresunaktuel.com’da yazı…

YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN