“De ki: “Herkes kendi kabiliyetine göre amelde bulunur. Rabbin ise doğru yolu takip edenleri daha ziyade bilendir.” (İsra suresi 84)

Ak Parti kazanınca kimler kaybedecek?..

 

Son bir hafta...Bazılarında heyecan, bazılarında endişe; dorukta!

Geçmiş seçimlerde hiç böyle bir hava olmamıştı: ‘Seçimi kim kazanacak’ değil, ‘Ak Parti seçimi kaç puanla kazanacak?’..

Bir tarafta Ak Parti iç ve dış şer odaklarına karşı tek başına mücadele verirken, diğer tarafta ise; bütün muhalefet partileri, iç ve dış şer odakları, bütün muhalif güçler (malum cemaat, bugüne kadar şahsi menfaatleri için Ak Parti saflarında yer almış veya görünmüş menfaatperestler) Ak Parti’yi iktidardan uzaklaştırmak  ve iktidar gücünü zayıflatmak için elbirliği ve güç birliğine girmişler!..

Peki bu, genel seçim olmadığı halde Ak Parti’ye karşı bütün muhalif ittifakın sebebi ne?

Belediyelere ilk Milli Görüş eli değmeye başladığı yıllarda bu malum cevre “bunlar belediyelere gelirse, bir daha bırakmazlar!” tehdidini savuruyorlardı… Onlar gayet iyi biliyorlardı ki “Milli Görüş zihniyetinin hizmetlerini gören hizmete susamış, yıllarca maddi ve manevi duyguları istismar edilmiş halkımız onları bir daha bırakmazlardı.” Nitekim öyle oldu. Bu defa, 12 yıldır Ak Parti’nin merkezi ve mahalli idarelerdeki güzel hizmetlerini İlmel ve Aynel yakîn bilen ve gören halkımız Ak Parti’yi bırakmak istemiyor.

Demokrasiden, halkın iradesinden bahseden sözde demokrat malum çevreler, kendilerini desteklemeyen halkı halktan saymıyor, bu halkın iradesine de saygı göstermiyor! Ak Parti’yi demokratik yollarla iktidardan indiremeyeceklerini anlayan malum çevreler bugüne kadar antidemokratik nice yollara tevessül ettiler, lakin Allah’ın (c.c) lütfuyla muvaffak olamadılar.

Son hafta içinde, son güne kadar yine çok şey denenebilir! Bugüne kadar denenmemiş hilelerle karşılaşabiliriz! Bu kirli ve çirkin oyunları bizler “inadına oylarımız Ak Parti’ye” diyerek bozmalıyız… 

Bu seçim niçin bu kadar önemli? Önemli, çünkü bu seçim aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçiminin de göstergesi olacaktır.

Bu seçim sonuçları, Türkiye halkını etkilediği kadar, Ehl-i Salip güçleri ve ezilen dünya Müslümanlarını da etkileyecektir. Osmanlı Devletinden sonra Türkiye, siyasi ve ekonomik açıdan en güçlü dönemini Ak Parti iktidarında yaşıyor…

Cennet Mekân Sultan Abdülhamit Han’dan (r.a) sonra Recep Tayyip Erdoğan en güçlü Müslüman lider sıfatını taşıyor… Dünyanın muhtelif ülkelerinde (Suriye’de, Myanmar’da Arakan’da, Filistin’de, Gazze’de, Mısır’da) zalim ve despot idarecilerin zulmü altında ezilen ve sömürülen Müslümanlar; yaşadıkları zulümlere çare olur ümidiyle zafer çığlıkları atmak için Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Mart’taki seçim sonuçlarına odaklanmışken…

-  Ey “Irak’ta Müslümanların kanının akmasına ortak oldu diye, tezkere kararından dolayı Erdoğan’ı eleştirmeye kalkan, fakat ezilen dünya Müslümanlarının gözyaşlarını ve Recep Tayyip Erdoğan’dan beklentilerini görmeyen veya göremeyen” Saadetliler!..

- “Bu seçimlerde Ak Parti kazanmasın da kim kazanırsa kazınsın” diye bütün imkânlarıyla mücadeleye kalkışanlar, üstelik bu mesailerini de İslami hizmet olarak görme gafletinde bulunanlar!..

-  Ey “beni aday göstermediler” diye “bazı partililerden intikam alma uğruna” bağımsız aday olanlar!..

-  Ey “biz dava eriyiz, Tayyip Erdoğan aşığıyız” dedikleri halde “bizim istediğimizi adayı göstermediler” diye seçimlerde pasif davranan, belki de rey vermeyi dahi düşünmeyenler!..

-  Ey “Ak Parti iktidarının hizmetlerini takdir etmemek nankörlük olur. Fakat şu-şu gerekçelerle bu dönem Ak Parti’ye rey vermeyeceğim” diyenler!..

Şayet sizlerin böyle muhalefetleri neticesinde 100-200 reyle Ak Parti seçimi kaybeder de bugüne kadar yapılan maddi ve manevi hizmetler aksarsa… Ak Parti’nin bu seçimlerde siyasi gücünü zayıflatan bir sonuçla çıkması halinde ezilen dünya Müslümanlarının hayalleri kırılır ve gözyaşları artarsa… Bunun manevi sorumluluğunu nasıl taşıyacaksınız? Ömür boyu bunun vicdani azabından nasıl kurtulacaksınız?

- Ey sevgili Hasanlar!.. Bu mes’eleyi Hans anladı da sizler hala anlayamadınız mı?

-  Ey Saadet Partisi Genel Merkez yetkilileri! Seçim kararlarınızı tekrar gözden geçiriniz... İl ve İlçelerdeki adaylarınızı manevi sorumluluk altında ezdirmeyiniz… Referandum oylamasında yaptığınız katkının benzerini bu seçimlerde de yapınız… Gelişen hadiseler ışığında Ak Parti lehine Türkiye genelinde Belediye Başkan adaylarımızı geri çekiyoruz deyiniz!

- Ey daha önceleri Ak Parti saflarında hizmet imkânı verilmiş olup da bugün birilerine kızıp veya nefislerine uyup bağımsız veya başka partilerden aday olanlar! İş işten geçmeden “Ak Parti lehine Belediye Başkanlığı adaylığından istifa ediyorum” deyiniz! İyi düşününüz.. Tekrar tekrar istişare ediniz.. Velev ki seçimi kazandınız, acaba “o koltukta oturmak mı, yoksa bugün istifa ediyorum demek mi” sizler için, geleceğiniz için daha hayırlı?

- Ey Ak Parti milletvekilleri ve teşkilat yetkilileri! Gurur ve kibiri bırakınız.. Partinizin genel menfaatleri adına(!) kalplerini kırdığınız kişilerin ellerini sıkınız.. Gönüllerini alınız. “Gelen gelsin, gelmeyen gelmesin” demeye hakkınız yok! Şayet çok az bir reyle seçimler kaybedilirse, en az onlar kadar (fevkalade yanlış olmasına rağmen) onların böyle hareketlerine vesile olanların da sorumlu olacağı unutulmamalıdır.

İktidar-cemaat tartışması…

İktidar-cemaat tartışmasında cemaat ağabeylerinin derdinin manadan ziyade madde olduğu anlaşılmıştır. Sayın Erdoğan onlara onların anlayacağı dille hitap ediyor: “Bunların dershanelerinden ve okullarından evlatlarınızı alın, gazetelerini okumayın!” diyor.

- Ey cemaat okullarında ve dershanelerinde çocukları olan Ak Parti milletvekili ve teşkilat mensupları!.. Cemaat müntesipleri ağabeylerinin emirleri dışında hareket etmemeyi menfaatlerine uygun görürlerken, sizler nasıl oluyor da genel başkanınızın talimatını göz ardı ediyorsunuz? Öyle anlaşılıyor ki Recep Tayyip Erdoğan 30 Mart’tan sonra (içersinde çete olduğuna hukuki delillerle kesin inandığı)  ‘cemaatin hizmet gemisini’ batırmakta kararlı…

28 Mart’a kadar bu cemaatle ilişkilerini kesmeyenler (ister cemaat müntesibi, ister Ak Parti rozetini taşıyanlar olsun)  özellikle idareci pozisyonunda olanlar bu kararsızlıklarının bedelini ağır ödemek zorunda kalacaklardır! Geliniz ticari ve siyasi istikballerinizi tehlikeye atmayınız!

“Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?” (Hz. Mevlana)

Vesselam… 23.03.2014