Sn. Cumhurbaşkanı millete verdiği sözü yerine getirmelidir!..
“İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.” (Hz. Mevlâna)
Kimileri bu dönemin adına “hesaplaşma” diyebilir. Adını kim ne koyarsa koysun, neticesi temizlik olacaktır!
31 Mart seçimleri, sonuç itibariyle AK Parti için bir bakıma başarıdır. Nihayet kuruluşundan bugüne kadara girdiği 15’inci seçimde de birinci olarak çıkmıştır.
Lakin bu seferki netice beklenen netice değildir. Partinin ne tabanını ne de tavanını memnun etmemiştir. Hele hele Ankara ve İstanbul’un durumunu izaha kelimeler kifayet etmez. Hiçbir mazeret kabul görmez.
Ancak özellikle Ankara ve İstanbul, gerçeklerin anlaşılmasına, maskelerin düşmesine imkân tanıması açısından bir manada “hayra vesile olmuştur” da denebilir.
***
Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Sn. Erdoğan’ın beldelerde, illerde, ilçelerde vatandaşın verdiği mesajın tam olarak anlaşılması için bütün parti teşkilatlarına talimat verdiği söyleniyor.
Araştırılacak hususlar özet olarak:
“Vatandaşımızın memnun olmadığı konular hangisidir? Beklentileri ne şekildedir?
Milletin ruh köküne bağlı siyasi hareket olarak siyasetimizi nasıl yönetmeliyiz?” gibi hususlar.
***
Esasında seçim akabinde böyle bir araştırma yapılması yeni bir şey değil, mûtad olan (alışılmış) bir eylem planıdır. Ancak bu meselede dikkat çeken husus: Bir paradoksun perdelenmesidir!
Teşkilatlardan gelen raporu kimler değerlendirecek?
Değerlendirmeyi yapacak olanlar, aday tespitlerinde etkili olan, “biz, bu adaylarla seçim kazanırız” diye genel başkanı ikna eden, genel başkanın aday tensibine sebep olan gelen başkan yardımcıları ve değerlendirme komisyon üyeleri olmayacaklar mı? Arzu edilmeyen seçim neticesine vesile olan bu yönetim kadrosu değil mi? Böyle bir ekibin değerlendirdiği rapor ne kadar sağlıklı olabilir, ne kadar gerçeği yansıtabilir?
Faraza FETÖ soruşturması yapılacak bir kurumda soruşturma ve değerlendirme görevinin FETÖ’cü bir amire verilmesiyle seçim neticesinden sorumlu birilerine seçim değerlendirilmesinin verilmesinin ne farkı vardır?
Keza seçim bölgelerinde hayal kırıklığına sebep olan milletvekilleri, hiç “kusura bakmayın, oy kaybına ve belediye başkanlığının kaybedilmesine bizlerin yanlış kararları sebep oldu. Dolayısıyla seçim bölgemizdeki başarısızlığın sorumlusu bizleriz” diye genel merkeze bir rapor sunarlar mı?
***
Madem araştırma dönemi, bu çorbada bizim de tuzumuz olsun:
Öncelikle Sn. Cumhurbaşkanı seçime 3 gün kala Düzce’de millete verdiği sözü yerine getirmelidir: "Buradan, Düzce'den ülkemizin tüm şehirlerindeki vatandaşlarıma, kardeşlerime, yol arkadaşlarıma söz veriyorum; Millete ve ülkeye hizmet etmek için kendisine tahsis edilen imkânları çarçur eden, hele hele istismar edenin bizim dünyamızda yeri asla olamaz. Kim olursa olsun. Milletimizin gönlünü kıran, bizim gönlümüzü kırmış demektir. Bunun hesabını mutlaka verecektir. Milletimize saygısızlık eden, kibirli davranan, kendini ulaşılmaz yapan herkes bizi de defterinden silmiş demektir ve yolları da ayırmış demektir.”
Parti birimlerinde köşe tutmuş makam ve mevki düşkünü, taşıdıkları sıfatın ağırlığını taşımaktan aciz, kibirli kişilerin saygısız tavırları sebebiyle hiçbir makam ve mevki beklentisi olmaksızın yıllardır partiye rey veren samimi dava ve gönül erlerinin gönülleri kırılmış ve partiden uzaklaştırılmıştır.
Gönlü kırılan bu dava erlerinden seçim sürecinde özür dileme nezaketi dahi gösterilmemiş, onların reyine tenezzül bile edilmemiştir.
Gönülleri kırılan dava erlerinin gönüllerinin alınabilmesi için; makamı, mevkii ve sıfatı ne olursa olsun, partiye yük olmaktan başka bir fonksiyonları olmayan bu kişiler bir an önce bulundukları makamdan ve mevkilerden uzaklaştırılmalıdır.
***
Ehliyetli ve liyakatli adaylarla AK Parti’nin seçim kazanıp da millete güzel hizmetler verme yerine; kendi şahsi emellerini tatmin etme uğruna yanlış adayda ısrar eden, “biz bu adayla ancak seçim kazanırız” diye genel merkeze tavsiyede bulunan ve neticede kendi seçim bölgelerinde seçim kaybına sebep olanlar (sıfatları ne olursa olsun; bakan olsun, milletvekili olsun, A takımı üyeleri olsun) partide geri hizmete çekilmelidir. Milletin protesto ettiği bu şahsiyetlerin halkla münasebetine izin verilmemelidir.
***
Öncelikle teşkilat birimlerindeki AKP maskeli partililer temizlenmeli…
Saniyen kurum ve kuruluşlardaki AK Parti ve partili düşmanı maskeli bürokratlar geri hizmete çekilmelidir.
Nice kurum ve kuruluşlarda çalışmakta olan mütedeyyin, samimi, dürüst memurların AK Parti düşmanı amirler tarafından baskıya maruz kaldığı ve müşteki oldukları, dertlerini anlatacak muhatap bulamadıklarından partiden uzaklaştıkları da göz ardı edilmemeli... Bu araştırma sürecinde bunlar da araştırılmalıdır.
***
Hiç kimse, kimsenin özel hayatına karışamaz. Ancak AK Parti rozeti taşıyan makam ve mevki sahibi şahsiyetler (aile fertleri dâhil) parti tabanının hayat tarzına ve beklentisine uygun (şatafattan, israftan, havalı-sükseli yaşam tarzından uzak), parti tabanının “bizi bunlar mı temsil edecek!” dedirtmeyecek bir hayat tarzını benimsemeye özen göstermelidir.
***
Parti teşkilat birimleri, dalkavuk tipli yazarların alkışlarından ziyade acı da olsa, gerçeği ifade etmekten çekinmeyen samimi yazarların tavsiyelerine itibar etmelidir.
***
Yeni seçilmiş Belediye Başkanları, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyelerinden adları şaibeli işlere karışanların (ispatı halinde) anında görevden azledilecekleri deklare edilmeli, bu sahada vatandaşa güven verilmelidir.
***
Yapılacak temizlik 2-3 ay gibi kısa sürede acilen yapılmalıdır.
Temizliğin geciktirilmesi, yeni oluşumlara zemin hazırlayacak demektir.
Bu sebeple yeni oluşumun hayat bulmasının sorumluluğu temizlik hareketini geciktirenlerin üzerine olacaktır.
***
Çözümün parçası değilseniz çözümsüzlüğün parçasısınızdır!
Vesselam…
10 Nisan 2019 Çarşamba / 05 Şaban 1440
“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)